Taksi açık trafikte normal bir hızda ilerliyor. Yola hakim, saçları kırlaşmış taksici. Bakıyor ve görüyor kırk metre kadar ötede yavaştan yola çıkan aracı. Sorun değil. Aynaya bakacak, yavaşça sola doğru kayacak ve… Birden arkadaki yolcunun eli önünde beliriyor. Ucunda para var.
“Ağbicim al şu parayı, inicem ben!” lafı gereksizce çınlıyor içeride.
Yolu göremiyor taksici hızla dönmesine rağmen. Yana kayamıyor. “Ulan,” diyor sadece ve fren yapıyor, her yanını saran içgüdüyü dinleyerek.
Fren sesi.
Arabanın yerde kayışı.
Çatıırt
Sarsılan araba.
Kısacık bir suskunluk, motorun gürültüsünde yitip giden.
“Ah be oğlum,” diyor taksici yanda sallanmaya devam eden eli hırsla iterek. “Naaptın!”
“Pardon ağbi,” diyor arkadaki tip. "Ben sadece şeyedecektim..."
Sıkıntıyla baktığında, öndeki arabadan şaşkın ve sinirli bir tipin aşağıya indiğini, kafasını sallayarak ona doğru yürüdüğünü görüyor taksici. Kendisi de iniyor öfleyerek ve neler diyeceğini, düşünüyor. Arabadaki hasar ne acaba? Hay anasını be. Şimdi gel de aracın sahibine laf anlat.
Ayağını yere basıyor. Doğruluyor. Kendi arabasının kaportasına bakan adama doğru bir iki adım atıyor ve birden sağ taraftaki kapının kapandığını ve seri adımların yere pat pat vurduğunu duyuyor. Yan gözle bakıyor hemen ve daha o “dur” falan diyemeden yolcu koşturup çarpılan arabanın şöför koltuğuna atlıyor, hiç beklemeden de çalışır bırakılan vasıtayı gazlayıp gidiyor.
İkisi de garip bir morlukta ve dilsizmiş gibi kekeleyerek kalıyorlar arkada.
Şimdi sadece önü çökmüş bir taksi var ellerinde ve taksimetre hâlâ işliyor…
Ha ha ha!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder