9 Mart 2008 Pazar

FossurGama Sunar: İki Yakın Arkadaş

Dalgalar kıpır kıpır birbirinin içine geçer, güneş tepeden insanların üstüne ateşini kusarken denizde ağır ağır yüzüyordu iki herif. Ortak noktaları şişko, kel, kırklı yaşlarda olmaları ve ikide bir ebleh bir şekilde birbirlerini dürtüp üzerlerine su atmalarıydı.
“Harbiden lan,” dedi burnunun dibi kaşlarının üstüne çıkmış gibi görünen, bir de utanmadan dişlek olan. “Niye daha çok buluşmuyoz anasını satayım. Kardeşim gibi seviyom lan seni. Allahsız pezevenk!”
“Ben de öyle amına koyayım,” dedi gergef suratlı olanı. Pörtlemiş gözleriyle sevecen bir şekilde bakmaya çalışıyordu. “Öl de öleyim bilader. Senin için köpek boku yerim Allahıma lan.”
“Yemek dedin de, ne yicez lan öğlen, şöyle et met alalım bi cız bız yapalım.”
“Ayıp ediyon abicim,” dedi öbürü, “Sana kuzular, danalar feda olsun.” Daha da konuşacaktı ama arkadaşı öbereey, diye bir ses çıkarıp götüne neft yağı sürülmüş gibi kendini denizden beline kadar dışarı atınca ve dönmeye çalışınca o da kafasını çevirip telaşla baktı ve o kara yüzgeci kendi gözüyle nah hemen karşısında gördü. Amanın! Nın nın nın nın sesleri kulaklarında, iskeleye doğru şapadak şupadak, birbirlerini iterek, ayaklarıyla vurup diğerini arkada bırakmaya çalışarak, sonra daha da abartıp kulaklarından falan çekerek yüzdüler. Kıyıdaki herkes delice bağırışlarından rahatsız olup dikilmiş onlara bakıyordu ve gördükleri, sonunda iskelenin merdivenine ulaşmış, birbirine okkalı tokatlar atarak bağıran, aşağı çeken adamların bu yüzden bir türlü yukarıya çıkamadıklarıydı. Arkalarında da bir yüzgeç tatlı tatlı salınarak yaklaşıyordu bu arada. Önce dişlek olan çıktı, peşinden de diğeri ve tıkanarak kendilerini yere attılar. Soluklarını düzenlemeye çalışırken doğruldular hala dehşet içinde ve peşlerinden yüzgeç oyuncağıyla iskeleye çıkıp aralarından geçen sarı çocuğu izlemek zorunda kaldılar, bir süre gerçekten de ne olduğunu anlayamayarak. Ardından yine birbirlerine baktılar ve insanların kıkırdamaları kulaklarında ayağa kalktılar.
“Gidip şurda bir bira içelim lan yemekten önce,” dedi pörtlek göz, kanayan yüzünü eliyle tutup gizleyerek.
“İçelim amına koyayım,” dedi dişlek. Kaşı iyice açılmıştı ve bir dişi de kırılmıştı sanki.

Hiç yorum yok: