27 Mart 2008 Perşembe

“Temiz Eller” Taklitlerinden Sakınınız – Nilgün Cerrahoğlu

“Temiz Eller” ekibinin duayen savcısı Francesco Borelli, emekliye ayrılmak üzere yargının açılış yılı vesilesiyle yaptığı son konuşmasını “Direnin, direnin, direnin!” sözleriyle tamamlamıştı.
“Mücadelemizi istediğimiz sona ulaştıramadık. Medya imparatorluğuyla siyasi gücü ele geçiren Berlusconi hükümetinin çok ağır baskılarıyla karşılaştık. Ama arkadan gelen sizler, bayrağı yere bırakmayın. Demokrasinin olmazsa olmazı hukuk devleti mücadelesinden yılmayın.”
“Temiz Eller” hiçbir zaman, iktidarlarca yönetilen bir icraat ya da operasyon olmadı… Tersine, “bağımsız yargının” yoz iktidarlar ve siyasi sınıfa karşı hayata geçirdiği bir süreç olarak yaşandı. Bağımsız yargının, kendisini “dokunulmaz” gören siyasiler ve ikitidarların yolsuzluklarına, yozluklarına karşı açtığı bir savaştı “Temiz Eller”.
Savcı Di Pietro “Dokunulmazlığın kaldırılması şart mı?” şeklindeki soruma şöyle yanıt vermişti: “Bunu Türkiye’ye ayak bastığım ilk gün söyledim. Kanunsuz işlere son vermek istiyorsanız, savcıların parlamenterleri soruşturmasına olanak vermelisiniz. Biz bu zırhı kaldırabildiğimiz için Temiz Eller’i yapabildik.”
Yargı bağımsızlığı olmadan “Temiz Eller” olamaz. Döne döne vurgulanan bu “yargı bağımsızlığının” pratikteki anlamı nedir? En kısa tanımla “Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu”nun Adalet Bakanlığı’ndan bağımsız olması. Çizme’deki durum böyle. Adalet bakanı bizde olduğu gbii HSYK’ye başkanlık etmiyor.
Di Pietro ekibindeki üçüncü savcı Piercamillo Davigo’nun çizdiği “kirli sistem portresini” Türkiye açısından da çok aydınlatıcı bulduğum için burada aynen aktarıyorum: “Siyasi yolsuzluk, partilerin yapısı ve işleyiş biçiminden kaynaklanıyor. Bizde önseçim yok. Listeleri lider yapıyor. Listeyi denetlemek için, parti apartusunu ele geçirmek gerekiyor. Bu, delegeleri satın almak demek. Bu, büyük paralara gereksinim yaratıyor. Bu da partilerin yasadışı yollardan finansmanına yol açıyor. Ne kadar paranız varsa partide o kadar güçlü oluyorsunuz. Ne kadar güçlüyseniz, o kadar mevki sahibi oluyorsunu. Ne kadar mevki sahibiyseniz o kadar yolsuzluk yapıyorsunuz. Ne kadar yolsuzluk yaparsanız, o kadar güçlü oluyorsunuz. Böyle bir kısır döngü yaratıyor sistem ve namuslu insanlar politikadan dışlanıyor.”
Yani Temiz Eller için gerekli 3. şart lider sultasının kalkmasından geçiyor.

Hiç yorum yok: