14 Aralık 2007 Cuma

Siyaset ve İslam – Et ve Kemik

The Economist, “ümmet” kavramının dinle siyaseti birbirinden ayırmak konusunda büyük bir engel oluşturduğuna değiniyor. Böylece Slavoj Zizek’in geçen haftalarda yayımlanan, Heidegger’le ilgili bir yazısında, Foucault’nun İran devrimiyle ilişkisini tartışırken değindiği İslam ve siyaset ilişkisine, İslam’da dinle devleti ayırmanın olanaksızlığına dikkat çekmiş oluyordu. Zizek’e göre, “Musevilik ve Hristiyanlıktan farklı olarak İslam, tanrıyı ataerkil mantığın dışında bırakır. Tanrı simgesel anlamda bir baba bile değildir.Tanrı ne doğmuştur ne de başka yaratıkları doğurmaz.: İslamda Kutsal Aileye yer yoktur”... Bu demektir ki, tanrı, “baba”nın dışında, tümüyle “imkansız-gerçek”in alanında kalır. “Bu nedenle insan ile tanrı arasında türe ilişkin (genetik) bir çöl vardır (hiçbir organik bağ yoktur). Halbuki İsa tanrının oğluydu. E.Y)”... “İşte bu durum, siyaseti İslamın tam kalbine yerleştiriyor”... “Çünkü tanrı ile baba arasındaki bu çölden (boş alandan E.Y) dolayı toplumu anne-baba ve diğer kan bağı ilişkileri üzerinde kurmak olanaksızdır.” Bu boş alanı siyaset doldurur! Bu nedenle toplum babanın otoritesi, ailenin yapısı üzerine değil, ancak, dini ve siyasi olanın örtüştüğü yerde, doğrudan tanrının sözü, yasaları üzerine, ümmet (inanmışlar topluluğu) olarak kurulabilir.

*Ergin Yıldızoğlu’nun “Türk İslamı ve Siyaset” yazısından alınmıştır.

Hiç yorum yok: