Deneysel nükleer fizik alanında uzman Prof. Dr. Engin Arık, Türk Ulusal Hızlandırıcı Projesi’nin önemli bir yürütücüsüydü ve önümüzdeki yıl başlayacak Atlas ve Cast deneylerinin Türk grup lideriydi. Her fırsatta nükleer enerji üretiminde, Türkiye’nin Dünya’daki kaynaklarının yarısına sahip olduğu Toryum’un önemini aşağıdaki sözleriyle dile getiriyor ama hükümetler tarafından ciddiye alınmıyordu. “Bizim rezervlerimiz zaten toryum 232. Yüzde yüz oranda oksitlenmiş durumda toryum içeriyor. Kurşun hedef dediğimiz şey, içine toryum konulan bir muhafaza, bir kap, silindirik biçimde, boru biçiminde olabilir. Üzerine hızlı proton gönderildiği için “hedef” olarak adlandırılıyor. Bu tip reaktörlerin eskileriyle mukayese edilmeleri mümkün değil. Kesinlikle patlama tehlikesi yok. Çernobil benzeri bir felaketin tekrarlanması mümkün değil. Radyoaktif kalıntı minimum nispetinde. Bu da nötronlarla yok edilebiliyor. Reaktörün fişini çektiğinizde her türlü işlem duruyor. Doğa kirlenmiyor, minimum atıklar da uzun ömürlü değil.”
2010’da ilk reaktörler devreye girecek.
(Bilgiler Ali Sirmen’in yazısından derlenmiştir.)
Böylesine önemli bir kaynağı gündemde tutmaya çalışan değerli hocamızın, dünyanın nükleer atıkları çeviri bir kanunla çöp olarak görülen ülkemize atılmaya çalışılırken, başka araştırmacılarla birlikte bir uçak kazasına kurban gitmesi bana biraz şaibeli görünüyor. Kendi sınırlarımızda gerçekleşen bir facianın karakutusunu Amerikalıların inceleyecek olması da.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder