Ben: Size bittiğinizi düşündürten ne?
Ben: Ben hiçbir yerde bittiğimi söylemedim. Sadece kendimi silip yeniden yazgıladım dedim.
Ben: Başınızın yerinde bir saksı duruyor şimdi.
Ben: Güneşli günlerde açan, karanlık günlerde boynunu eğen bir yapım olduğu için.
Ben: Göğsünüze de bir güneş koymuşsunuz.
Ben: Ateş kendim için değil, insanlar yanıma yaklaştığında güneşe ulaşmaya çalışan kibirli kuşların yazgısını yaşasın diye.
Ben: Afedersiniz ama, kalça tarafınızdaki o büyük kılıç neyi simgeliyor?
Ben: Kadınlarla uzlaşma yolunu aradım hep ama bilinçaltımı buna bir türlü ikna edemedim.
Ben: Vücudunuza dolanan sarmaşıklar, doğayla bütünleşme çabasını mı ifade ediyor?
Ben: Farkında değilim, sarmaşık mı dolanmış?
Ben: Bacaklarınız niye orangutan kollarından peki?
Ben: Dört elle yazabilmek ve aynı anda daha fazla şey yiyebilmek için.
Ben: Bir başka röportajda da “İnsanlar, bittikleri anlaşılmasın diye gülüşlerine menekşelerden yapılmış tuzaklar kurar,” demişsiniz.
Ben: Hayır, böyle bir şey de demedim. Ya da dediysem bile, o zamanlar farklı bir insan olduğum hep unutuluyor. Kendimi reddettiğimi yüz kez belirttim. Üstelik sadece ben değil, diğer kimliklerim de beni reddetti.
Ben: Öyleyse bitmekle varolmak arasında bir ayrım görmüyorsunuz.
Ben: Ying Yang oyunlarına hiçbir zaman gelmedim. Karşıt güçler değildir dengeyi sağlayan. Beynin dengesiz yapısı böyle bir yanılsama taşırken, bilgeliğe ermiş insanların hafif kayık görünmesi boşuna değildir.
Ben: Sizin için daha yaratım hayatının başında tükenmiş, bitmiştir, diyenler var. Bu tezlerini de raporlu bir deli olmanıza bağlıyorlar.
Ben: Deliliğimi onlar gibi, bir hapiste tutmayıp, yanımda gezdirdiğim için hasetleri. Üstelik doğduğum andan bu güne gelene kadar özenle ve kendi insiyatifimle bitmiş taklidi yaptığımı da saklamayacağım. Bu düşmanlarımı kandırmak nedeniyle idi ama o kadar korkuyorlar ki bitmiş görüntüme bile dayanamadılar.
Ben: Ne zaman kabuğunuzdan çıkacaksınız o halde*
Ben: Bütün inançlar yıkılana kadar beklemek niyetindeyim. Sonra dışarı çıkıp gezeceğim dünyayı. Adımlarım yeni ideolojiyi yazacak kıtalara. Belki denizlere de. İnsanoğlunu ilgilendirmeyen kısımları...
Ben: Beni ikna ettiniz. Soracak başka soru gelmiyor aklıma.
Ben: O halde başımdaki saksıya bir bardak viski dökebilir misiniz? Bir adet de turşu gömün size zahmet.
Ben: Ne demek, tabi ki...
Otoröportaj: Müzik
Otoröportaj 1
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder