Dünya ekonomilerinde baş gösteren yeni krizin sadece gelip geçici bir dalgalanmadan ibaret olmadığını, İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD hegemonyası altında örgütlenmiş olan küresel kaptializmin artık olgunlaşarak yerini yeni bir üretim ve pazarlama şemasına bırakmakta olduğunu ve söz konusu krizin de bu sürecin sancılarını ortaya dökmekte olduğunu söyleyebilir miyiz?
Nitekim, dünya üretimini son 10 yıldır sürükleyen ana kaynağın artık Amerikan ve Avrupa ekonomileri değil de, Asya ve Latin Amerika’nın seçilmiş bölgelerinde yatmakta olduğu gerçeği giderek daha netlik kazanıyor. 20. yüzyılın gelişmiş ekonomileri birer birer bir hizmet toplumuna dönüşürken, dünyanın üretici fabrika ve çiftliklerinin giderek üçüncü dünya ekonomilerine kaymakta olduğunu gözlemliyoruz. Kalkınmakta olan ülkeler grubunun dünya üretimi içindeki payının 2003 itibarıyla yüzde 20’ye; dünya ihracatı içindeki payının ise yüzde 27’ye yükseldiğini gözlemlemekteyiz. Söz konusu ülke grubu, dünya doğrudan yatırım stokunun yüzde 25’ine sahip bulunuyor ve bu payın hızla artmakta olduğu gözleniyor.
Bu süreçlere koşut olarak “Yeni Sanayileşen Ülkeler” diye anılan (Kore, Tayland, Malezya vb.) grubun yanına ek olarak “Yeni Tarımsallaşan Ekonomiler” (Kenya, Brezilya, Orta Amerika Cumhuriyetleri…) diye betimlenen yeni bir üretici kitlenin eklendiği görülüyor. Gelişmiş ülkelerin hipermarketlerini ve mutfaklarını süsleyen çilek, kivi, papaya, mango gibi egzotik nitelikli tarımsal ürünlerin giderek dünyanın bu yeni “çifliklerinde”, “organik ürünler” pazarlaması altında üretilmekte olduğunu gözlemlemekteyiz. Üçüncü dünya giderek kapitalizmin ana üreticisi olarak gelişimini sürdürüyor. Bu süreçte ulus ötesi şirketlerin dünya ticaretinin yönlendirilmesi ve küresel kapitalizmin uluslar arası işbölümünün yeniden örgütlenmesi işlevini bizzat yürüttükleri açık olarak biliniyor.
Bütün bu gözlemlerden hareketle radikal görüşteki birçok iktisatçı ve sosyolog, dünya kapitalizminin yeni bir aşama içine girdiğini ve artık bir tür üçüncü dünya kapitalizminden bahsedilebileceğini savunuyor. Bu yoruma göre, emeğin esnekleştirilip örgütsüzleştirilerek en acımasız şekilde sömürüldüğü ve gezegenimizin bir çevre felaketine sürüklendiği bu tür üçüncü dünya kapitalizmi, dünya çapında proleterleşmenin hızlandırıldığı bir aşamayı ifade ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder