18 Şubat 2008 Pazartesi

Fossurgama Sunar: Kayıp Ülkenin Masalları - Otobüsteki Kız

Necla’nın içi birden sıkılıverdi otobüste. Gözlerini dikmiş öküz gibi ne diye bakıyordu ki şu herif! Başını hızla yere indirmiş ama aklı oraya takılıp kalmıştı. Öyle de iğrenç bir tipti ki. Patlak gözleri, sırtlan sırıtışı, ayrık dişleri, basık alnı, seyrelmiş saçları. Ben bir sapığım diye bas bas bağırıyordu neresine bakarsan bak. Derin bir nefes alıp kitabını çıkarmak üzere çantasını kucağına aldı Necla.
Ve tam da o esnada! Bacağının üstünde sert bir şey hissetti ve içine öfkenin yalımları üşüşen gözlerini bir çabuk kaldırdı. Bir tokat patlatacak, tükürecek, delice kusacaktı nefretini... Ama... Ama... Yutkunmaktan başka bir şey yapmadı. Yapamadı daha doğrusu. Herif o iğrenç yüzünde aynı bakışla iki metre uzağında oturuyordu masum! Gözlerinden üstüne akıyordu ahlaksız parıltılar. Yalanıyordu haz alırmış gibi. Necla kafasında soru işaretleri dönerken ne olduğunu anlamaya çalıştı. Psikolojik miydi bacağının üstünde bir erkeğin cinsel organını andıran sert deriyi hissetmesi. O düşünürken, hareket etti birden oluşum. Baktı Necla. Sonra biraz daha yaklaştırdı gözlerini. Ellemek üzere kaldırdığı eli öylece asıldı kaldı havada. Şişlik büyük bir hızla donuna doğru ilerleyip girişi zorlamaya başladığında ise delice bir çığlık attı. Ayağa fırladı hemen. Üstünü başını silkeliyor, çırpınıyor fakat bir türlü çekilip gitmiyordu o şey. Hafifçe aralanırken acıyordu cinsel organı.
“Kapıyı aaaç! Aaaç!”
Haykırış bir süredir hayretler içinde kızı izleyen otobüs sakinlerini ayağa fırlattı. “Nooluyor kızım?” gibisinden sözlerle onu yatıştırmaya çalıştı bazıları ama Necla onları dinleyecek durumda değildi. Kapıya tekme tokat girişip bağırmaya devam edince otobüs şöförü otomatiğe bastı hemen.
Aşağıya uçan Necla yerlerde yuvarlanıp hemen ayağa dikildi ve yaşadıklarını bilmeyenlerin delilikten başka bir şey değil diye adlandıracağı şekilde koşturup uzaklaştı.
Bir süre cık cık ederek yaşananları konuştu herkes. Sonra unutup gittiler tabi ki her şeyi. Bir tek o herif, kıs kıs gülüp durdu ineceği durağa kadar ve ona bakıp kıllanan bazıları olayın bu kadar komik olup olmadığını defalarca sordular kendilerine...

(Kayıp Ülkenin Masalları hikayelerine linkten ulaşabilirsiniz.)

Hiç yorum yok: