30 Ekim 2007 Salı
The Cult – Born Into This
Antalya Altın Portakal Film Festivali
Işıl Özgentürk’ün, Türk Filmi nedir kıstasına dikkat etme, sinemalarda gösterime çıkalı bir sezonu geçmiş filmlerin aday kabul edilmesi, kim oldukları belirsiz bir ön jüriyle kendilerini çoktan kanıtlamış sinemacıların elenmesi gibi konulardaki çekincelerine de katılıyorum.
29 Ekim 2007 Pazartesi
FossurGama Sunar: Katkı Payı
Eğilir Selami ve konuşur kısık sesle.
“Karınız bugün bakkal Ahmet’e, bir de yan apartmandan Turhan beye verdi.”
Bakar Nadir bey gözlerini kısarak. “Eee, kaç lira tuttu, yani?” diye sorar sonra.
“75 toplam.”
“İyi, beşini kendine al, on beşini karıma ayır, gerisini apartman gelir kutusuna at. Çatıyı yaptırmak için karılarımız biraz daha çalışmalı. Bu böyle olmayacak.”
FossurGama Sunar: Kız İsteği
“Bir karı be arkadaş,” diyor diğeri. “Nasıl olursa olsun, bir karı işte...”
O sırada bir çığlık kopuyor tiz ve masalarının üstüne çotank, tokark ve gümbürdenek sesleriyle özetlenebilecek bir şekilde çırılçıplak bir kız düşüyor. Onlar kendilerini sandalyelerinden geriye atmış, dehşet içinde kızın morarmış sağ şakağına, kırılmış boynuyla aşağıya dönmüş kafasına ve çatlak masadan aşağıya akan kanlara bakıyorlar az sonra.
Sevtap bu. Depresyona girip, evin içinde iki saat kadar çırılçıplak volta attıktan ve iki şişe votkayı mideye indirdikten sonra kendisini aşağıya bırakmış zavallı bir kız sadece...
HarkTu Der Ki
Bir yaşlı gördüm mü hesap sorasım gelir
Yavaş yürüyün
Her yol mezarlığa çıkar.
kendimi dinlemek için.
--------------------------------------------------------------------
Ben yürüdükçe eriyor asfalt.
Batıyor peşimdeki ayaklar
taklide
--------------------------------------------------------------------
Popüler kültür anonim hayatlar yazar.
Tanrı katında hesap vermeden kimse gelmesin yanıma
--------------------------------------------------------------------
Yumruğumda çiçek yetiştiriyorum
--------------------------------------------------------------------
Balici çocuktan al sistemin haberini
--------------------------------------------------------------------
Bensiz yaşam aynı olacaksa
Mezarım kıçınıza girsin
(Yeni HarkTu'lar www.cagandikenelli.com sitesinde Edebiyat butonunun altında.)
Beklerken
Papağanım Tipor
25 Ekim 2007 Perşembe
Büyük Gürültü
Büyük bir gürültü çıkartmayı başarmıştık sonuçta.
22 Ekim 2007 Pazartesi
FossurGama Sunar: Uyumak ya da Uyumamak
Gündem Üzerine Sorular
Saat üç buçuk civarı %42 olan katılım nasıl iki saatte % 67.5’a fırlamıştır? İnsanların son anda birden vahiy inmesi sonucu oy vermeye koşması ne biçim bir durumdur?
Bir ülke, güvenliği söz konusuyken nasıl başka bir ülkenin bakanını üç-dört gün beklemeyi kabul edebilir?
Askeri gerekçeler ortaya çıkarsa gereğini yaparız lafının, asker bize izin verin, her türlü gerekçe hazır diye aylardır bas bas bağırırken söylenmesi garip değil midir?
Kuzey Irak’ta ihale alan cancon Türk şirketlerinin bu müdahale kararsızlığında payı yüzde kaçtır?
Anayasa, türban, referandum gibi büyük sorunsallar can sıkarken terörün aynı aralıklarda devreye girmesi şüphe uyandırıcı değil midir?
21 Ekim 2007 Pazar
FossurGama Sunar: Canlandırma – Görev Aşkı
İKİ UCU BOKLU DEĞNEK
Yasalarla hakkımızı arayamayacaksak da bu iş mutlaka AİHM'ne gitmeli.
20 Ekim 2007 Cumartesi
OTORÖPORTAJ - Müzik
(Duymadan Kafa Sallayan Musikişinas Sağırlar Derneği Dergisi Davulbaz için yapılmıştır.)
Ben: Müzik sizin için ne ifade ediyor?
Ben: Söyle şunlara müziği kıssınlar, seni duyamıyorum.
Ben: Efendim?
Ben: Ne?
Ben: Ha?
Ben: Ne dedin?
Ben: Hişt, duymuyo musun?..
(Müziği kapatırım kalkıp. Dernekteki sağırlar dansetmeyi bırakıp bize bakarlar. Kuşkuyla onları süzerek yerime otururum.)
Ben: Hah, duymuş muydun soruyu?
Ben: Söylesene şunlara, bize bakmasınlar.
Ben: Nasıl söyliycem be. Duymazlar ki.
Ben: Neyse boşver, ne demiştin?
(Birden birbirine girer sağırlar. Tekmeler tokatlar havada uçuşur. Patlayan gözler, kırılan burunlar. İçeriye bir görevli dalar ve alelacele müziği açar. Birden sakinleşip dansetmeye başlar herkes ayaklarını yere tokmak gibi vurarak. Ben avazım çıktığı kadar bağırarak sorarım.)
Ben: Nooldu be bunlara?
(Bir orangutan kadar tırstırıcı, hamle yapar adam üstümüze.)
Görevli: Siktirin lan burdan. Hadi!
Ben: Naapalım? Ciddi görünüyor.
Ben: Ha?
Ben: Diyorum ki... Öff, neyse, boşver.
Ben: Ne diyosun?
(Ayağa kalkarız sıkıntıyla. Birkaç adım atarız. Ve ben birden dönüp müziği kapatırım. Sonra topuklarız ikimiz de... Yolda kaçarken de ne konuşursak konuşuruz.)
Dandik Komplo Teorisi
Keh keh. Beni de düşünmedi sayın en iyisi.
19 Ekim 2007 Cuma
FossurGama Sunar: Canlandırma: Mezar Başı
Gerçek Uyuşturucu Bu Herifler
Kardeşim madem yaş 12'ye düştü, ilkokullarda başlatsana kampanyayı. Kafayı mı yedirecek bunlar insana be!
İHSAN OKTAY ANAR
Peki ama... Sorun ne o halde?
Gelişmiş ülkelerin politik sınıflandırmasında aydınlardan beklediği cümleleri sarfetmeyen bir yazar kendisini duyaramayacak mı bundan böyle?
Ayrıca, ortada böylesine derin romanlar, film festivallerinde insanların ağzını açık bıraktıracak konular varken film sektörü ne iş yapıyor?
Amat; Jean Pierre Jeunet’nin Kayıp Çocuklar Şehri’nde yarattığı atmosferden daha başarılı sonuçlara gebeyken herkes kış uykusuna yatmış, medyatik isimlerin laklaklarıyla uğraşmayı seçiyor.
Ne acı.
Tantana
FossurGama Sunar: Bali Bali Bali
Yayıncılık Sırları
Yıllardır düşündüğüm bir şey vardı. Bir deneme. Diyordum ki arkadaşlara, Bukowski’nin ya da Italo Calvino’nun ya da hadi Umberto Eco olsun, bunlardan birinin eserini Türkiye şartlarına uyarlayarak yayınevlerine götürsem kimse okumaz, okusa da yayınlamaz.
Komik olan bu deneyi bir yazar, David Lassman’ın burada değil İngiltere’de yapması ve başarılı olması. Jane Austin’in Aşk ve Gurur’un dan bazı bölümleri, başlıklarını ve karakterlerinin isimlerini değiştirerek 18 yayınevine yollamış. Ancak bu yayınevlerinden 17’si, ne romanın Austen’a ait olduğunu anlamış, ne de kitabı yayınlamayı kabul etmiş. Ancak bir tanesi, romanın “Aşk ve Gurur”a çok benzediğinden söz etmiş.
Şimdi bu bilgiler ışığında teorimi biraz değiştiriyorum. Şöyle. Buna benzer bir kitabı hazırlayıp götürsek yayınevleri bir yıl okumaz, bir yıl kadar da tereddüt yaşar ama sonunda basar onu
Ha ha haaa.
18 Ekim 2007 Perşembe
FossurGama Haberler:
FGH – Edirne
Kastamonu Erpazarı beldesinde ziraat mühendisi Kerem Sebil çaprazlama genetik modülasyon sistemiyle 10 metre çapında domatesler üretince onları hale vermekten vazgeçip kaya oyma tekniğiyle oluşturduğu katları kiralamaya başladı. Çok geçmeden patlıcan ve kabak seçeneklerini de üreteceğini söyleyen Kerem Sebil, kiracılarının az paraya güzel bir tarlada oturma ve yıl boyunca bedava patlıcan falan yeme şansına kavuşacağını söyleyerek, kent yaşantısından sıkılmış insanları dağda tepede koskoca sebzelerin içinde yaşamaya çağırdı.
FGH – Kastamonu
Atatürk Havaalanında, kafatasında beyin yerine yarım kilo eroin taşıyan bir kurye yakalandı. Önce zombi zannedilen ve sorulan sorulara hep aynı cevapları veren Alaattin Şapır’ın eskiden satranç şampiyonu olduğu saptandı. Beyninin muhtemelen deney amaçlı İsrail’deki bilimadamlarına satıldığı düşünülen Alaattin Şapır’ın uyuşturucu mafyası tarafından belli bir amaca şartlandırıldığı ve kafatasında kurduğu cümlelere yetecek kadar bir beyin bırakıldığı sanılıyor.
FGH – İstanbul
Diyanet İşleri IQ testinin dinimizce yasak olduğunu açıkladı. Bu karara gerekçe oluşturacak verinin Kur’an’dan değil, Amerika’da yaşayan bir hocanın kitabından alındığı söyleniyor.
FGH – Ankara
Yeni bir teknoloji daha raflarda yerini aldı. Zikir kaskı. Ayinlerde kafa sallarken ortaya çıkan kafa kırılmaları, kaş patlamaları artık tarihe karışacak. Zikir kaskları özel aerodinamik ve kakafonik dizaynı sayesinde hızı arttırdığı gibi inlemelerin içe yönelişini de bir kat daha fazla hissettiriyor.
FGH – Ankara
16 Ekim 2007 Salı
Saykoyla Zaman Farkı
http://saykolog.blogspot.com/2007/10/saykolodelik-vii.html
Virütik TV
Neyse, hayal işte.
10 Ekim 2007 Çarşamba
FossurGama Sunar: Bedava Çay
İşte böylece o gün çaylarını da bedava içti Kenan.
FossurGama Sunar: Bayram Çöreği
Ama Gülten çıkaramadı telefonu. Çünkü banyoda şey amaçlı kullanırken şeyine kaçırmıştı afedersiniz ve orada nasıl olduğunu anlamadığı bir şekilde açılmış olmalıydı. Yarın gizlice hastaneye gitme planları da böylece suya düşüp tüm aileye rezil oldu zavallı.
9 Ekim 2007 Salı
Geriye Evrim Teorisi – Beşinci Cumhuriyetçiler
Hurin’in Çocukları – J.R.R. Tolkien
8 Ekim 2007 Pazartesi
FossurGama Sunar: Karga
FossurGama Sunar: Fransa’nın Eskisi
Bilmem, sabırla bir haber bekleyip, alınamayınca peşisıra gönderilen diğer bilimadamlarının başına da aynı akıbetin geldiğini söylememize gerek var mı.
İşte, böylece bu dev proje de rafa kaldırıldı bir süre sonra. Alet de bir hurdacıya satıldı, oldu bitti.
Yeni Teknolojiler
Transformismotik: At gözlüğüne de biraz benzeyen ama bakışı yüzde elli daha fazla kısıtlayan gözlük holding gazetelerinde bedava verilmektedir. İkinci Cumhuriyet Gözlüğü olarak da bilinir.
Medyato Mandato: Ulusal bağımsızlığa ve devletin yararına kapalı, sahte demokrasi lakırdılarına açık kulaklıklar tüm gros marketlerde mevcuttur. Sağır duymaz uydurur lafı ürünün çıkışından itibaren “liberal duymaz satar” olarak değiştirilmiştir.
Biberik: Emek, kapitalizm, sömürü, şehit gibi kelimelerin ağızdan çıkışını engelleyen, ayrıca yanlışlıkla söylendiği anda ağza biber akıtan ağız filtreleri de yeni çıkan önemli teknolojilerdendir.
Yabancılar AKP’den niye bu kadar memnun? – Erol Manisalı
Sonra, onların kendi iç piyasalarında sermayenin yıllık getirisi yüzde beş dolayında iken paralarını bizim borsamıza getirip dört beş katı havadan kazanç sağlıyorlar. Sağmal inek gibi sağıyorlar. İhtiyaçlarını bol bol tatmin ediyrlar.
Bu kadar değil; piyasamızı onlar gibi korumadığımız ve en serbest piyasayı oluşturduğumuz; makro ve ulusal iktisat politikası izlemediğimiz, neyi yapıp neyi yapmayacağımızı, AB’ye ve IMF’ye bıraktığımız için yerli sanayiciler ya tesislerini kapatıyor ya da yok fiyatına yabancılara terk ediyor. Dev yabancı tekeller mobilyadan, mücevhere, gıdadan reklama, ilteişmden bankalara kadar sanayi ve hizmet sektörünü ele geçiriyor.
Vahşi kapitalizm Türkiye’yi sömürürken işbirlikçi oligarşi de hizmetinin karşılığını alıyor; - şeriatçılar emperyalizmi arkalarına alarak “dinci bir devlet yapısı” kuruyorlar – bölücülerbatı sayesinde ilerliyorlar – Büyük sermaye daha da büyüyor. Yerli sanayi çökerken tarım yokolurken, “dolar milyarderlerimizin” sayısı artıyor.
Savaş ve Maliyetler - Hüseyin Baş – Değişen Dünyadan
1978 yılında yapılan bir araştırmada son otuz yılda 69 ülkenin 119 silahlı çatışmada karşı karşıya geldiği saptanmıştır. Bugünkü savaş ve çatışmaların sayısı, kuşkusuz çok daha fazladır. Yine 1970 sonlarında İsviçreli bilim adamı Jean-Jacques Babel’e göre 5 bin 600 yılda patlak veren 14 bin 500 savaşta , o günkü dünya nüfusu kadar insan ölmüş, 110 milyon insan da sakat kalmıştır. 2. Dünya Savaşı’nın maliyeti 4 trilyon dolardır. Emperyalizmin 20. yüzyılın 68 yılında kundakladığı 32 savaşın maliyeti en az 6 bin 500 trilyon dolar düzeyindedir.
Silah devleri hafif silahlardan da yüklü paralar kazanmaktadır. Bireysel silahların da sayısı 600 binin üzerindedir ve her yıl 500 milyon insanın ölümüne yol açmaktadır...
Silah devlerinin güçlü lobilerinin kırılması için bakalım kaç milyon kişinin daha ölmesi gerekecek?
Manyaksan Gel
6 Ekim 2007 Cumartesi
FossurGama Sunar: Sahanda Yumurta
FossurGama Sunar: Şeytan Taşlama
DASHIEL HAMMETT
Kızıl Hasat, Sırça Anahtar, Kan Götürüyor, Türk Sokağındaki Ev. Mutlaka okunması gereken dört kitap.
Dashiel Hammett. Polisiyeyi façalı tough guy böbürlenmelerinden çıkarıp edebiyatın karmaşık, derin sularına taşıyan adam.
3 Ekim 2007 Çarşamba
Dizi Şeysi: ARKA SOKAKLAR
FossurGama Sunar: Canlandırma – Yanlış Peygamber
Bir mahalle. Yolda zıplayıp duran, inleyen, bir şeyleri kovmaya çalışan bir deli ve dışarıya dökülmüş, olanları izleyen insanlar var. Delinin kafasının üstünde bir oraya bir buraya kaçan hare, o ne kadar sinek muamelesi yapıp kovsa da gitmek bilmiyor. Çılgınlar gibi koşturup kaçıyor deli sonunda ama pırıl pırıl yanan çember kafasının tam üstünde onu izliyor, bir santim bile geride kalmadan...
Greenpeace - Eylem
Bu önemli siber eyleme siz de katılın.
FossurGama Sunar: İş Başvurusu
Nevrotik Düş Kırılması
O düşsel hak dünyası çok gerilerde anlamsız bir anıya dönüşürken, insanların yüzde doksanında yaşanan stres, panik atak, depresyon gibi duygusal yıkımların nedeni bu nevrotik kırılmada saklı aslında.
İki döneme ayırabileceğimiz apayrı hayatlardan birisi, toplumsal dengeye kavuşmak için mutlaka değişmeli, bunun başka yolu yok. Ya karanlık tarafta ya aydınlık tarafta olacak herkes. Kandırmaca sona erecek. Masallar, düşler, oyunlar tüketim endüstrisinin satış uğruna pompaladığı bir sahte evren olmaktan kurtulacak. Ve ben bu uğurda ortaokul sonrasının delirip çocukluğuna sarılması için elimden gelen her şeyi yapacağım.
İkinci Cumhuriyetçiler Tam Takım
Güçlü takım. İyi para harcıyor, oyuncularının ve taraftarlarının her türlü ihtiyacını gideriyorlar. Medya ve hakemler üzerinde iyi baskı kuruyorlar. Sol birleşip iyi transferler yapmazsa, emekçi ruhu hatırlamazsa ve bloklar arası mesafeyi daraltmazsa bırak şampiyonluğa oynamayı, küme bile düşebilir.
FossurGama Sunar: Derste Suskun
2 Ekim 2007 Salı
FossurGama Sunar: Namaz Niyaz
Sadaka Cumhuriyeti
Sadakayla değirmen dönmez, diye bir laf doğmalı bu gidişle.
Sevgili Özgen Acar bir çin atasözünü örnek veriyor: Aç insana balık verme, ona balık tutmasını öğret.”
Devlet’in atasözü de faizleri yüksek tut, sıcak parayı çek, ithalatı arttır, uluslararası şirketleri kayır, yerli üretici, çiftçi, sanayiciyi de ez geç. Ulusal bağımsızlığa inanan zavallılar da anasını alsın başka ülkeye gitsin.
1 Ekim 2007 Pazartesi
FossurGama Sunar: Canlandırma - Kediler Şaşırtır
Kediler bir çember yapıp oturmuşlar, yalanarak bakıyorlar... İnleyen köpek ortada ve üstünde bir kedi, tırnaklarını deriye geçirmiş, asılı kalmış, bir güzel bafiliyor onu...
MUMYA
Karanlık Küre - 2007
Bu kitap Epsilon Gençlik tarafından 2007 yılında basılmıştır. Türü fantastik maceradır.
New Jersey'nin dışında, koca söğütlerle çevrili karalık kilisenin, mozaikli büyük pencereleri ardında, yatılı yetim öğrencilerin çıkardığı büyük gürültüler ve onları denetleyen kalın sesli papazlar vardı.
Ortalıkta tek bir insanın görünmediği o karanlık gecede, birbirine ıspanak yedirmek için iddialaşan Ted ve arkadaşlarının peşine düştüğü bir gölgeyle başladı her şey. Sadece bir gölge; ufuktaki aydınlığı arkasına almış karanlık bir siluet... Ne olduysa oldu ve on üç yaşına yeni basmış bu çocuk, oldukça heyecanlı bir macera ile sihirli dünyanın kapılarını araladı.
FossurGama Sunar: Canlı Yayın
Mahalle Baskısı - Bir Kelime Oyunu Daha
Mahalle baskısı lafıyla, kuran kurslarında, mahalle organizasyonlarında, yurtlarda; uluslararası vakıflar, ABD, Arap sermayesi tarafından açıkça beslenen tarikatların para dağıtarak oluşturduğu düzen sanki yurttaşlarımızın bireysel, masum bir seçimiymiş gibi sunuluyor.
Medyanın bu kadar ince hesaplar içinde olması takdire şayan.
Hem şöyle bir kedi kükremesi atıyorlar, hem de toplumu uyutmaya devam ediyorlar.