Metal çemberin içindeki koltuğa temkinli bir ifadeyle gömülüp diğer bilim adamlarına baktı profesör Cemil. Bilim dünyasında devrime saniyeler kalmıştı. Başıyla onayı verince kolu çekti doçent Selim titreyen elleriyle. Aletin her yanı içiçe girip kaynaşan elektrik akımlarıyla sarıldı bir anda. Kadranda aşağı doğru aktı binlerce veri ve profesör her zaman gitmek istediği eski Fransa’yı düşlerken birden yok oldu. Daha gözünü açamadan, elini kolunu tutup somutlaşmanın keyfini çıkaramadan müthiş acılar hissederek şaşırdı sonra. Böyle bir yan etki beklememişti. Hem kıç bölümünde hem de karnında bir yanma vardı. Gözlerini açtı sonra. Önce önündeki sonra biraz yanındaki iki şövalyenin şaşkın yüzlerine baktı zorla ve “Iııh!” diyerek verdi son nefesini. Bir düellonun ortasına düşmüş, aynı anda yapılan iki hamle de ona ölümü getirmişti.
Bilmem, sabırla bir haber bekleyip, alınamayınca peşisıra gönderilen diğer bilimadamlarının başına da aynı akıbetin geldiğini söylememize gerek var mı.
İşte, böylece bu dev proje de rafa kaldırıldı bir süre sonra. Alet de bir hurdacıya satıldı, oldu bitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder