9 Temmuz 2008 Çarşamba

Ezberibozuk – Facebook Sosyolojisine Giriş

Facebook’a girdim. Bir sürü arkadaş. Online olanlar dokuz kişi. İkisi uzaylı, dördü Türk asıllı azınlık Türk, ikisi sivil polis, sonuncusu monitörün üstünde oturmuş burnunu karıştıran bir avare. Bir mesaj geldi: “Facebook’ta koyunlarla dolu bir ahılda kendini kurt sanan bir koyun misali dolaşıyor herkes. Farkında mısın bunun?” “Tam öyle değil,” dedim. “Küçük bir bardakta, bir avuç suda Amerika’yı keşfetmeye çalışıyoruz. Ama o kıta çoktan battı.” Bakınıyordum bir yandan. Ama bir mesaj daha: “Çağan, senin arkadaşın oldu diye dövmüşler Erkan’ı, bir şeyler yap.” “Tamam,” dedim, “Arkadaşlıktan atıyorum onu.” Aha yeni gruplar açılmış. Karı Bulma Ayağına Facebook’a Girip İki Günde Entellektüel Olanlar. Üye oldum. Bir tane daha. Türkiye Altlarından Çekilirken İstikrar Bozulmasın Diye Susanlar. İlgimi çekmedi. Yemekle Ekmek Yemeyenler. İlginç! Hükümetten Sadaka Bekleyen Onurlu Mahalle İnsanları. Üye oldum hemen. Bu yıl kömürle çalışan ve tüm köyleri gezip halkın derdini dinleyen bir CHP’li robot yapmak gibi bir düşüncem var, yararlı olabilir. Dr. Sayko belirdi ekranda. “Çağan, iki kız grup açmış. Bedava fil satıyorlardı. Elli tane aldım ama şişti bilgisayar. Sana vereyim mi on tanesini.” “Ver.” Şu gruba da bak: Herkes Ecstacy Kullansın Zaman Hızlansın Diyen İşverenler. Tövbe tövbe. Erçin bir resim göndermiş. Bakayım: Laikler için yeni tşörtler çıkmış. Siyah kumaştan. Ergenekoncu yazıyor üstünde. Hemen altına kırmızıyla çarpı atılmış. Sudan ucuz. Bir liraya satılıyormuş Taksim’de. Bir davet gelmiş bu arada. Ona da bakalım. Siemens’te avangard bir performans gösterisi. Kokteyl. Duvarlardaki özel yuvalara kuluçkaya yatmış tavuklar koymuşlar. Altlarından yumurtalarını alıp onun yerine cep telefonları yerleştirmişler bi de. On gündür süren bekleyişin sonunda, ansızın hepsini arayacaklar herhalde. Cesur bir anlatım, teknolojiyle bütünleşen yıkıcı bir felsefe. Attending. Hulk öttürdü birden. “Ağbicim yalnızlık çekiyorsan yeni bir application var. Yazdığın her şeye olumlu yaklaşıp seni destekleyen, akıl veren bir yazılım. Kur istersen.” “O benim. Application bana yönlendiriyor çaresiz insanları.” “Tamam o zaman. Sana bir şey soracaktım...” Akıl verdim ve bir kez daha müthiş bir huzur hissiyle doldum. Düşündükleri Şeyleri İnatla Yapmayan Pasifistler çalındı gözüme. Duygulandım birden. Ölüm duygusu yüreğimi büzdü. Hemen bir şeyler yapmazsam sanki ölecekmişim gibi geldi. Yerli Dizileri Gelişmiş Ülkelere Gönderip Kültürel Yıkım Yaratma, grubuna üye oldum. Yetmedi. Bir de Gece Barda İçip Sapıtmak Marjinallik Sayılmaz’a attım imzamı. Inbox’ıma bir şey düştü o esnada. Boş bir mesaj. Ekrana limon sürünce anca okuyabildim: “Başörtüsü Takıp Cafelerde Boş Boş Oturmaya Ne Dersin?” Spam. Hemen sildim sinirle. Belediye gönderiyor olmalıydı. Bir davet gelmiş. “Darbeci Dediler Kız Vermediler. Halka açık delirme ve ağlayıp sinirleri boşaltma günü.” Attending. Gamlı zort diye çıktı bir yerlerden. “Ağbi, Facebook’ta bar açılmış. Ne dersin, gidip iki tek atalım mı?” “Nerde?” “Grupları geçince sağa dön, bina resmini göreceksin, onun alt katı.” “Tamam.” Grup Açıp Somut Dünyanın Sorumluluklarından Sıyrılanlar, grubuna üye olup, bara doğru mouse’umun tık tıklarıyla yürüyüp gittim yavaş yavaş...

Hiç yorum yok: