14 Nisan 1912 günü New York Proctor’s Theatre’da gerçekleşen bir tartışmada Amerikalı sosyalist lider Daniel de Leon’un New York başsavcısı Thomas F. Carmody’ye söylediği şu cümle ne anlama gelmektedir: “Biz, kapitalizmi bireyselliği yıkmakla suçluyoruz!”
De Leon’un suçlaması kaynağını Aydınlanmacılığın en önemli düşünürlerinden olan Jean Jacques Rousseau’dan almaktadır. Rousseau, “Toplum Sözleşmesi”nde eşitliği özgürlüğün yanına koyar ve “Özgürlük onsuz var olamaz!” der.
Rousseau’ya göre büyük ekonomik eşitsizlikler özgürlükle bağdaşmaz. Eşitsizlik ekonomik bağımlılığa yol açar ve toplumda var olduğu sürece insan yaşayabilmek için kendisini başkalarına satmak zorunda kalır. Varsıl yoksulu kendi çıkarı doğrultusunda sömürür, özgürlük yoksul için artık söz konusu değildir. Özetle insanın bağımlılığına, sömürüsüne dayanan ve onun özgürlüğünü yok eden eşitsizlikçi toplum, içinde güçlü, uzlaşmaz çelişkiler barındırır.
Kapitalizmin mülksüzü dışlayan, özgürlüğünü elinden alan, onu bir sömürü nesnesi olarak gören niteliği 200 yıl önce ne idiyse bugün de odur, hiç değişmemiştir. Siyasal liberalizm, salt burjuvazinin sömürdüğü sınıflar üzerindeki egemenliğinin/sömürü özgürlüğünün sınırlarını genişletmek amacıyla ortaya çıkmış bir ideolojidir.
(Deniz Kavukçuoğlu’nun Pano köşesinden alınmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder