Bingazi’de ABD Başkonsolosu’nun ve üç konsolosluk görevlisinin ölümüne yol açtıktan sonra hızla Kuzey Afrika ve Ortadoğu’yu etkisi altına alan öfke dalgasını izlerken, aklıma Umberto Eco’nun romanı “Prag Mezarlığı” geldi. Romanda bir uzman, halkları kışkırtmak, siyasi kriz, savaş çıkarmak isteyen istihbarat örgütlerine, provokasyonlarda, “siyah bayrak” operasyonlarında kullanılmak üzere “orijinal sahte/taklit belge” üretiyordu. Bizim karşımızda da“orijinal sahte şeyler” var.
‘Orijinal sahte film’
Olaylar İslamın kutsalına hakaret eden bir filmin Youtube’daki klibine, “11 Eylül”ün yıldönümüne gelecek biçimde dikkat çekilmesiyle başladı. Öfkeli kalabalıklar, bu hakareti protesto etmek için sokaklara döküldüler. Protesto gösterileri ABD konsolosluklarına yöneldi, Libya’da, gelen haberlere göre, silahlı bir Selefi grubun inisiyatifiyle, başkonsolos dahil dört kişinin ölümüne yol açan bir silahlı saldırıya dönüştü.
Mısır’da da eylemlere Selefilerin Nur ve El Asala partilerinin önderlik ettiği görülüyordu. Yemen’de ABD konsolosluğu saldırıya uğradı. Tunus’tan Bangladeş’e konsolosluklar muhasara altındaydı. Öfkeden Alman ve İngiliz konsoloslukları da payını aldı.
Perşembe günü olaylara yol açan film klibine ilişkin ilk bilgiler gelmeye başlayınca, karşımızda bir “orijinal sahte film” manzarası oluştu.
Filmin, Sam Bacile/Basseley adındaki yapımcısına ulaşmak olanaklı olamıyordu. Associated Press’le konuşurken kendini, Kaliforniyalı bir Yahudi müteahhit olarak tanıtmıştı, ama içişleri bakanlığının kayıtlı müteahhitler listesinde adına rastlanmıyordu. “Bazı” İsrail kaynakları, hayır Yahudi değil, Mısırlı Kıpti Ortodoks Hıristiyan olabilir diyordu. Los Angeles Kıpti Başpiskoposu, cemaatinde böyle biri olmadığından emindi.
Bacile, AP’ye filmin 5 milyon dolara mal olduğunu, adı açıklanmayan 100 zengin Musevi (Eco’nun romanında, Prag Mezarlığı’nda toplanarak dünyayı ele geçirme planları yapan gizli örgüt üyeleri gibi) tarafından finanse edildiğini açıklamıştı. Ama film endüstrisinde bu adamın adını bilen yoktu. Filmde oynatılan aktörlerin konuşmalarının çok amatör bir dublajla değiştirildiği anlaşılıyordu. Aktörler, aldatıldıklarını iddia ediyorlardı; “Çöl Savaşçısı” başlıklı bir filmde oynayacakları söylenmiş. Film George adlı romantik ama acımasız bir despotun yaşamını konu edinecekti...
Filme danışmanlık yaptığını iddia eden Steve Klein adlı biri, “Filmin adını başlangıçta ‘Bin Ladin’in Masumiyeti’ koyacaktık, amaç El Kaide taraftarlarının filme gelmesini sağlamaktı, yalnızca Los Angeles’ta gösterecektik” diyormuş, kendini “sıradan bir James Bond” olarak tanımlıyormuş.
Derken İsrailli yetkililer Bacile adlı bir Musevi’ye kayıtlarında rastladıklarını açıkladılar, bir de telefon numarası vardı. Telefon kesikti, ama adreste Nakoula Basseley Nakoula adlı bir adam kayıtlıydı. Nakoula’yı da bulmak olanaklı olamıyordu. Eve bir kez daha giden gazetecilere, bu kez orada o isimde kimsenin olmadığı söyleniyordu. Associated Press muhabiri Los Angeles’ta bir adreste Nakoula’yı buluyordu. Adam, filmi yapan şirketi yönettiğini, Kıpti Hıristiyan olduğunu açıklıyor ama, kendisinin Sam Bacile olmadığını savunuyordu. Cumartesi günü tutuklandığını öğrendik.
Basın, klibin varlığını, Morris Sadık isimli birinin Kuran yakarak ün kazanan papaz Terry Jones’ın 11 Eylül vesilesiyle düzenlediği olayı haber veren mesajına eklenmiş Youtube linkinden öğrenmişti.
Özetle karşımızda, kimliği belirsiz bir yapımcının, olmayan bir filmine ait bir klip var. Bu “orijinal sahte klip”, ABD’nin Libya Konsolosu’nun ölümüyle, Mısır’daki ve genelde Ortadoğu’daki gelişmelerle, hatta Suriye olayıyla ne bağlamda ilişkili? Bu klibi kim ne amaçla üretti, kimler ne amaçla kullanıyorlar? Bu saldırı sırasında konsolosluktaki kimi, Libyalı ABD ajanlarının isimlerini, gizli evlerin adreslerini içeren hassas belgelerin kaybolması ne anlama geliyor? Olaylar, ABD’nin bölgeden çıkışını hızlandıracak mı? Yoksa yeni savaşlara mı yol açacak? Bu soruların cevapları istihbarat örgütlerinin “Prag Mezarlığı” romanında anlatılan karanlık dünyasına ait.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder