Bir arkadaşımın Üsküdar’da oturan bir arkadaşının başına gelmiş… Bardan dönerken, oldukça sarhoş olduğu bir gece, saat ikiye yakın, kavgalı olduğu sevgilisini arayıp bitmek tükenmek bilmez bir tartışmaya girişmiş. Hırsla yürüyormuş yolda yüksek sesle bağırınıp dururken. Bir ara, ağaçların falan olduğu bir boşlukta durmuş. Sinirle titreyip fırça atmaya devam ederken birden boğuk bir ses gelmiş arkasından.
“Siktir git lan, başka yerde bağır pezevenk!”
Dönmüş çocuk şakkadanak. Kız arkadaşına duyduğu hıncı işine karışan şu it oğlu itten çıkarmak için “Hangi yavşak dedi lan o…”, işte tam böyle bir şeyler diyecekken yutkunup susmuş. Görmüş ki, farketmeden bir hayli yürümüş ve o anda mezarlığın önünde duruyor. Rüzgarla sallanan selvilerin gölgelerine bakar, yaprakların hışırtıları gerilmiş kulaklarına dolarken, orada kimseyi görememek tüylerini diken diken etmiş. Ve beyni ona az önce duyduğu sesin niye öyle boğuk boğuk olduğunu sorunca da, bir cevap falan bulmayı beklemeden topuklamış oradan. Hikaye böyle bitmiyor ama. Telefonunu orada düşürmüş telaşla ve kız arkadaşı merak içinde onun ismini tekrarlayıp dururken genizden hatta bir kuyu dibinden geliyormuş gibi bir sesin “Bu çocuğu bırakacaksın!” dediğini duyduğuna yeminler etmiş. Sonra da kapanmış telefon. Kız da bir daha asla, ne kadar yalvarırsa yalvarsın beraber olmamış o çocukla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder