Kanalın dinci sermayenin ağır toplarından İpek grubuna satılması traji komik bir olay olsa da oldukça saf bir nedene dayanıyor. Tuncay Özkan, Kerimcan Kamal, Tuncay Mollaveisoğlu ve diğer ortaklar; onurlu, dürüst ve sol tabanlı bir yayıncılık anlayışıyla kapkaççıların, hortumcuların, satıcıların cenneti Türkiye’nin şarlatanlarını ifşa ettikleri için para kazanamıyorlar. Sadece iktidar ve ona yakın gruplar, reklam verenleri tehdit ettikleri için değil düştükleri fakirlik. Mangalda kül bırakmayan sosyal demokratlar, solcular, dernekler, sözde hakkın peşinde partiler ve aydın insanlar; yolsuzlukların ve rejim tahribatının üstüne gitme cesaretini gösteren tek medya organını koruyup kollayamadıkları için böyle bu aslında. Bir avuç yiğit insanın üstlerine vergi memurları, mafya tehditleri ve türlü çirkeflikle akan çamur seline daha ne kadar direnecekleri bekleniyordu ki? Evet, maliye borçlarını zamanında ödeyip haraç mezat satılmaktan kurtuldular. Paralarını alarak onurlarıyla başka bir cumhuriyetçi kanalın altyapısını kurmak üzere bambaşka bir yolculuğa çıktılar. Üzülerek, ağlayarak, kendilerini kahrederek ama dik duruşlarını hiç kaybetmeden. Hiç utanmadan.
Utanacak olan onlar değil çünkü: Vakıflardan her ay banka hesaplarına akan paralarla palazlanmış, demagoji yapmak için bu tür fırsatları asla kaçırmayan satılık liboş gazeteciler, sütunlarına gerçekleri aktaramayan, iktidara göbekten bağlanmış, gerçek medyanın çöküşünden haz aldıkları açıkça belli, sayfalarında kalleşçe olayları saptırıp bu onur mücadelesinin sonunu basit bir iş bağlantısına, hem de döneklik imaları yaparak indirmeye çalışan gazetelerdir utanması gereken. Ama onlarda yüz yok ki, nasıl utansınlar!
Kendilerinde mevcut her türlü yozlaşmayı, dönekliği, hainliği fütursuzca dürüst insanlara yansıtarak onları mezarda bile rahat bırakmayacak o iğrenç satılmışlık duygusundan kurtulacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar.
Alınlarında yazıyor ne mal oldukları.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder