9 Nisan 2008 Çarşamba

Kafaya Serbest Atış

Denize düşen yılana sarılır, mahkemeye düşen de AB’ye. Yeni laf bu.
Avrupalı parlamenterler ayakta. Bizim liboşlarla, besleme basınla, taşeroncu zihniyetle elele vermişler yaygarayı koparıyorlar. Görünen o ki bu akrepler, bu küresel emperyalistler; tarımı, sanayiyi çökertip ulusal direnişi kırmadan, Kıbrıs’ta, Güneydoğuda istediklerini almadan, topraklarımızı, ulusal değerlerimizi yok pahasına ele geçirmeden, BOP kapsamında ılımlı islam gömleğini üzerimize örtmeden durmayacaklar. Yüzleri yok. Sizde şöyleydi böyleydi, parti de kapattınız, anayasanızda var, laiklik korunmadıkça ayrımcı zihniyet yok edilmedikçe, cumhuriyetin temellerinin oyulması durdurulmadıkça modern dünyada sağlıklı bir toplum olabilir mi, diyorsunuz onların dilinde tek şey: Demokrasi. Arkadaş bu demokrasi ne başa belaymış ya! Sömürünün, talanın, hortumun, dinci yapılaşmanın, tek tip medyanın, satın alınmış aşiret oylarının milli irade adı almasının, paralı kalemşörlüğün ve daha daha, her türlü musibetin arkasında demokrasi. Olmasın be o zaman.
Ulusalcılık artık aşırı sağ akımlardan sayılıp suç olacakmış. Atatürk bu dönemde yaşasaydı hapiste olacaktı demek. Ergenekondan bir punduna getirip gece dörtte içeri alırlardı... O halde liboşlar ikinci cumhuriyet laflarını falan bıraksın ikinci vahdettin desinler şunun adına.
Gizli kulakla ulusunu seven, sömürüye direnen aydınlar dinlenip konuşmaları youtube’a taşınıyor. İşte derin devlet bu. Ülkenin ayağa kalkması, tüm birimlerin hallaç pamuğu gibi atılması gerekirken tık yok. Avrupa, ABD bu tip durumlarda ve her gün onlarca gazeteye davalar açılırken, kanallar usulsüzce soruşturulup cendereye tıkılırken, memurlar yürüyüşe katılamazken, sosyal güvenlik açıkça tırpanlanırken susar. Sevr söz konusu oldu mu çeneleri açılıverir. Komik ama gerçek.
Tehdide de bakın. AKP kapatılırsa tam üyelik hayal olurmuş. Kardeşim zaten söylemediniz mi siz imtiyazlı ortaklıktan başkasını beklemememiz gerektiğini. Fransa, Yunanistan ve Almanya referanduma gideceğini, onu bile vermeyeceğini bas bas ilan ederken bir de alay ediyorlar.
Cevap verecek bir yetkili bekliyor insan. Yüzlerine ikiyüzlülüklerini vuracak. Ulusal onuruyla dimdik duracak bu küresel küstahlık altında. Ama onlar denizde, sarılacak yılan arıyor…
Bir tehdit de ülkesini yabancılara şikayet edenlerden: Aman ha, ekonomi bozulurmuş, siyasette çıkmaz yola girilirmiş. Ekonominin bozulması ne demek insan çok merak ediyor. Dünyanın en yüksek faizini verip uluslar arası şirketleri kalkındıran, kurulmuş tesisleri, fabrikaları iki yıllık karına satan, işsizliği yüzde yirminin üstüne çıkaran, beş yılda trilyoner sayısını on kat arttıran, borsasını, bankalarını, sigorta şirketlerini yabancıya kaptıran, cari açığı iki yüz altmış milyon dolara vuran, yatırım yapamayan, üretim yapamayan, ihracat yapmak için iki katı parayı ithalata kaptırmak zorunda olan bir sistemin çökmesiyse eyvallah demekten başka bir şey gelmez elimizden. Siyasette kaos da AKP’nin kadrolaşmasının bitmesi, din devleti yolundaki adımların durdurulması ve dışarıdan gelen eşgüdümlü isteklere üzgünüz denmesiyse ona da eyvallah. Demek ki tehdit olarak sunulan iki şey de hayırlı bir yola sokuyor ülkeyi…

Hiç yorum yok: