31 Ocak 2011 Pazartesi

Patlamış Mısır'la Kabarmış Türkiye'nin Karşılaştırması

Türkiye, nüfus olarak Mısırdan 7 milyon az, ama kapitalistleşmede Mısırın çok önünde. Mısır, Türkiye milli gelirinin ancak yüzde 52si kadar milli gelir üretiyor. Bundan dolayı da kişi başına gelir, Türkiyedekinin yarısı kadar. Nüfusun işgücüne katılım oranı, Türkiyedekinden daha geri ve verimsiz tarım işgücü yüzde 35lere yaklaşıyor. Aradaki kapitalistleşme farkını hem dünya ekonomisi ile ilişkili göstergelerde hem de kentleşmede görebiliriz. Türkiyede kentsel nüfus yüzde 75e ulaşmışken Mısırda yüzde 48de. Yani Türkiyenin 1970lerdeki hali. Türkiye dünya ekonomisine Mısırın sattığının 4 katı mal satarken Mısırın aldığının 4 katı fazla mal ithal ediyor. Dolayısıyla cari açığı da Mısırın cari açığından kat kat fazla. Mısır, 2009da 3 milyar cari açık vermişti, 2010da açığını kapadı. Türkiye ise 47 milyar dolar cari açık vermiş durumda.
İşsizlik ve adaletsiz gelir dağılımı, iki ülkenin de ortak kaderi. Türkiyenin resmi işsizliği Mısırınkinin 2-3 puan üstünde, gelirin paylaşımında da Türkiye, Mısırı epeyi geride bırakan daha adaletsiz bir ülke.
Kamu maliyesinde Mısırda hükümetin aşırı borçlandığı ve kamu borcunun milli gelirin yüzde 80ini geçtiği anlaşılıyor. Türkiyenin şimdilik tuzu daha kuru. Türkiye, Mısırın yaptığı dış borçlanmanın neredeyse 8 katını yapmış ve 270 milyar dolarlık borç yüküne sahip.

Özetlersek, Mısır, yetersiz kapitalistleşmenin, Türkiye ise bağımlı doludizgin neoliberal kapitalistleşmenin sorunlarını yaşıyor. Mısırda kapitalistleşememenin sancıları, sıkıntıları, kırsal yoksulluk, artan kent işsizliği, yolsuzluk ve diktatörün baskıcı rejimi ile yaşanıyor. Türkiye ise, 1980ler sonrası başlayan ve 2000 sonrası AKP eliyle doludizgin yol alan neoliberalizmin doğurduğu sorunlar yumağı ile boğuşuyor. Yüksek işsizlik Türkiye için bir numaralı sorun. Gelir bölüşümünde, bölgesel adaletsizlikte OECD birinciliğini Meksika ile paylaşıyoruz. Yolsuzluk, AKP iktidarı ile aldı başını gidiyor. Büyüme, ancak sıcak para girişi ile gerçekleşiyor ve ülkenin dışa bağımlılığını, dış borç yükünü kabartarak, üretim gücünü aşındırıp ülkeyi gerçekte yoksullaştırarak sürüyor ama her an tıkanabilir. 
Siyasi olarak fark şu ki, Mısır, 30 yıldır bir diktatörün baskıcı rejimi ile gaz biriktirdi ve sonunda patladı. Türkiye, arada bir yapılan göstermelik seçimlerle gazını oradan oraya boşaltıyor ve kitleler ancak istemediklerini iktidar yapmayarak ama istedikleri siyasi oluşumu da bir türlü bulamayarak oyalanıyorlar.
Mısırdan sonra Arap dünyasındaki dönüşüm, herkesin merakı. Dünya ekonomisine yeterince entegre olamamış bu coğrafyada, merkez kapitalizmin ekonomik ve siyasi inisiyatifinden kopmayacak bir değişime, Batı da onay verecektir. Kapitalistleşmenin önü açılacaksa, neden diktatörlerle oyalansınlar? Özgürlükçü görünüp, neoliberalizmi bu ülkenin kılcal damarlarına zerk ederek ömrü kısalmakta olan dünya kapitalizmine biraz daha taze kan bulunacaksa, devrime karşı çıkmanınne âlemi var?
Ekonomik sancıları ve hızla faşizme yönelişin endişesi ile öfkesi kabaran kitleleriyle, Türkiyede AKP iktidarına dönük bir halk hareketine Batı, Mısır yaklaşımını gösterir mi? Evet demek, kolay değil. Çünkü Türkiyenin ıstırabı, yeterince kapitalistleşememek değil, çarpık, insafsız, yoksullaştıran, eşitsizlikleri büyüten geleceksiz bir kapitalistleşmeye, onun icracısı gerici neoliberal iktidara cepheden itiraz. Fark, önemli...
Mustafa Sönmez

Hiç yorum yok: