Bir çocuk akarsuya düşen yıldızlara, suyla akıp giden bulutlara bakıyordu. Yüce Torosların eteğinde küçücük gözleriyle Toroslara. Burada, Çukurova’da her renk, her koku çocuğu sevinçten deli ediyor. Deli olunca da türkü söyleyesi geliyor. Bütün köylü ona deli diyor; desinler. Onlar görmüyor ki; bir yanında şarabi eşkıyalar, at hırsızları, bir yanında kendisi gibi tek gözü kör destancılar. Toprak bardağın beli gibi ipince belli kızlar, her biri tavşan yavrusu gibi yumuşacık. Sonra kaytan bıyıklı yiğit delikanlılar... Çocuğun içi ağzına kadar ince belli Haticelerle, Hürülerle, Kezbanlarla dolu. Ötesi berisi, yurdu atası ince bıyıklı Hüseyinlerdir, İbrahimlerdir ve tüyden hafif, kalem gibi bir oğlan olan İnce Memed’i taşır içinde. O Memed ki, kanadı yaralı, kavgacı bir şahindir çocukluk düşlerinde…
Yaşar Kemal
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder