7 Ocak 2015 Çarşamba

O halde?

Bulutum ben. O halde niye düşüp duruyorum kendi içimde? Akıl boşluğuna yenik düşer mi bulut?
Kayayım ben. O halde ne diye ufacık bir söz unufak ediyor zihnimi?
 Buğdayım ben. O halde niye doymuyor gözleri beni bilenlerin?
Rüzgârım ben. O halde neden benimle birlikte sürüklenmiyor kulağıma fısıldanmış o öğüt, uçurum kenarlarında yaylanmış, sofradaki kuru ekmeğe bakıp kalmışlara?
Toprağım ben. O halde ağaçlar büyüyor, çiçekler açıyor da bağrımda, ne diye bir ıhlamur ağacı gibi sarkmıyor yüreğim dünyanın üstüne?
Suyum ben. O halde… Okyanusa dökülmüş, koca bir buzdağına dönmüşüm de neden hâlâ derelerin peşinden koşuyorum?
Pervaneyim, aslanım, insanım ben. Peki kapı nerede şu bedende neden bilmiyorum? Tüm gün her yanda binlerce aynadan kendimi seyrediyorum da neden şöyle doyasıya bir sarılamıyorum?
Semayım, kâinatım, olmuş olmamış, yaşanmış yaşanmamış herşeyim ben. O halde neden durakta durmuş ikide bir saatime bakıyor, önümden yaşamın geçmesini bekliyorum?

İşte böyledir nefsin tüketim çılgınlığı!

"Kapitalizm böyledir. Mesela mahalleleri, sokağı yok eder ve mahalle konseptli siteler inşa eder. Küçük esnafı yok eder ama esnaf konseptli alışveriş merkezleri inşa eder. Boğaz’ı mahveder, sonra gider, yapay boğazlı, içinden su geçen siteler inşa eder. Tarihi mirası yok eder ama tarihi eserlerin kopya edildiği eğlence merkezleri yaratır. Ormanı yok eder, sonra orman konseptli siteler inşa eder. Özetle, insanın en doğal hakkını, yaşam alanını önce yok eder, sonra da bunları paralı hale getirir. Kapitalizm bir anlamda budur." Yetvart Danzikyan