13 Ocak 2011 Perşembe

Lucian Freud


Lucian Freud'un seçtiği gövdelerin tümünde hissedilen bir özellik: Kalıbın bırakılıvermesi. Pek az diri örneğe rastlıyoruz o insan galerisinde, yaşadıklarından nedenli nedensiz takatsızlar. Modernlerle keşfedilen et metafiziğinin uçlarından biribine ulaşıyoruz burada: Bellmer'in "bebek"lerinden başlayan bir çizgi, 1. Dünya Savaşı karabasanı sonrasından (Grozs'un ve Dix'in resimlerinden, Schiele'den, Benn'in Morg şiirlerinden) hızını alarak, ama asıl Auschwitz'in açtığı kapıdan geçerek kalınlaşıyor bu kavşakta.

 Bacon'la komşulukları ortada. Yakınlar da uzaklar: İrlandalıda gövde gerilir, örselenir, ünler, sonsuz bir hareketin içindedir, durmadan kıvranır. Freud'un insan gövdeleri sabit bir acı barındıyor bana kalırsa: Başlarına bir şey geldiğinden değil, yalnızca varoldukları, Zaman'ın ortasından ağır ağır geçtikleri için doğal bir ağrıya teslim olmuş gibiler.

Yazılar, Enis Batur'un Pervasız Pertavsız köşesinden alıntılanmıştır

Hiç yorum yok: