29 Eylül 2012 Cumartesi

Pink Floyd - Echoes


Ölümsüzlüğe adımlarını atmak için yokluk köprüsünde yürüyenlerin sisler ve çığlıklarla sarmalandıkları anlar.

The moment when them who walk on the bridge of immortality to step in nothingness, are inundated by fog and screams...
Le moment oú ceux qui marchent sur le pont de néant pour franchir le seuil d’immortalité, sont submergés de brouillard et des cris…

Sizi Gidi Köpekler!

Köpekler kurtlardan nasıl nefret ederse, işte öyle nefret eder halk da özgür ruhlu kişiden; zincirlerin düşmanından, tapınmayandan, ormanı mesken edinenden.

You Dogs!
But he who is hated by the people, as the wolf by the dogs, is the free spirit, the enemy of fetters, the non-adorer, the dweller in the woods.
Mais celui qui est haï par le peuple comme le loup par les chiens : c’est l’esprit libre, l’ennemi des entraves, celui qui n’adore pas et qui hante les forêts. Friedrich Nietzsche

28 Eylül 2012 Cuma

Sam Lightning Hopkins - Cotton


Ritmdir insanı yürüten, düşünmesini önleyen, inancını körükleyen. Şarkı bittiğinde ne yapacağını bilmese de!


It’s the rhythm that makes people walk, prevent to reflect, stir up their faith. Ever though they have no idea about what to do when the song is over.
C’est rythm qui fait marcher les gens, les empeche á reflechir, incite leur foi. Bien qu’ils n’aient aucun idée á quoi faire après que la chanson est finie.

Beni Üzen

Beni üzen ne biliyor musunuz? Günümüzde yazarların düş gücünün illüstratörlerinkinden geride kalması. Normalde tam tersi olması gerekir. Biraz gayret!

Makes Me Sad

You know what makes me sad nowadays? The writers are lagging behind illustrators in imaginative creation. It should be the opposite normally. Let’s make an effort guys.
Vous savez ce qui me fait triste ce jours lá? Les ecrivains sont á la traîne par rapport aux illustrateurs en matière d’imagination créatrice. Normalement, ça devrait être l’inverse. Faites un peu effort gars!

Samsara Blues Experiment - Into The Black

24 Eylül 2012 Pazartesi

Sabri Kaliç

Vurucu zekasını espri parçacıklarıyla bir puzzle'a dönüştüren kalite bir insan daha kaydı gitti bu dünyadan. Kesinlikle özleneceksin.


VASİYET: Belki çok erken, belki çok saçma ama vasiyetim gayet açıktır, öldükten sonra gerçek bir doktor raporu beklemeden ve ölümümün üzerinden en az 24 saat geçmeden beni......asla gömmeyin! Cenazemde Kur'an okuyan bir insan duymayı veya tabutumda yeşil ve Arapça yazılarla dolu bir paçavra görmeyi asla istemiyorum. Uyarına gelirse, cenazemde Goran Bregoviç'in "Ederlezi" parçasını çalın, birazcık ağlayın ve sonra da en yakın bara gidin, sabaha kadar içki içip dans edin :) (Mezartaşımı da ben yazayım da eksik kalmasın: SABRİ KALİÇ [1966-?] Yazar-Yönetmen)

23 Eylül 2012 Pazar

Deep Purple - Lalena


Aşk denen duygunun bir vücudu ve ağzı olsaydı denizin kıyısında yüzü tatlı bir rüzgarla okşanırken dudaklarından bu şarkı dökülürdü.


If the feeling called love had a unique body and a mouth, near the sea, being caressed by smooth wind, this song would sneak out from his lips.
Si le sentiment d’amour avait un corps et une bouche, son face caressant avec le vent douce á côté de la mer, il aura cette chanson aux lévres.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Wikileaks Demişti

Türk generaller) AKP’den seçilmiş Tayyip Erdoğan’ın davranışlarından büyük rahatsızlık duymaktadır. Erdoğan güçlü bir müttefiğimizdir. Generallerin bu tutumu Amerikan menfaatlerinin korunması açısından engelleyicidir. OrgeneralHilmi Özkök’ün sadakatli duruşu sahiplenilmelidir.
Muhalif orgeneraller, Orgeneral Hilmi Özkök’ün çizgisine itiraz etmektedirler... Erdoğan kendisine desteğin devamı halinde ABD’nin bir müttefiği olarak Ortadoğu ve Irak dahil olmak üzere Türk hava sahasını, kara ve demir yolları ile Mersin veİskenderun limanlarını kullanımımıza açacağını taahhüt etmektedir... Ancak Türk ordusundaki üst rütbeli subaylar tarafından sürekli engellenmek istenmekteyiz.
Amerikan menfaatlerine karşı çıkan Org. Aytaç Yalman, Org. Şener Eruygur, Org. Çetin Doğan, Org. Hurşit Tolon, Org. Fevzi Türkeri, Org. Tuncer Kılıç, Org. Yaşar Büyükanıt GenelkurmayBaşkanı Org. Hilmi Özkök’ün emir ve talimatlarına uymadıkları gibi her an muhtıra verebilirler. Bu bakımdan değerlendirildiğinde güçlü bir medya grubunun oluşturulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır. Bu konu Recep Tayyip Erdoğan ile paylaşılmış olup gereğinin değerlendirileceği hakkında olumlu değerlendirmelerin yapıldığı ve yapılacağı teyidi alınmıştır.
* * *
ABD Ankara Büyükelçisi Robert Pearson 22 Mart 2003’te Washington’a çektiği 7 sayfalık telgrafta yukarıdaki değerlendirmelere yer verdi. Aydınlık gazetesine göre, Taraf gazetesiWikileaks belgeleri arasından çıkan bu telgrafın bazı bölümlerini sansürledi. O bölümlerin neler olduğunu dünkü Aydınlık’tan öğrendik. 
Balyoz ve diğer davaların iç yüzünü merak edenler epey aydınlanmış olmalı...

Melih Aşık - Açık Pencere

21 Eylül 2012 Cuma

ELOY - Giant


Kara bir buluta bağdaş kurmuş kuzeye doğru sürüklenirken aşağı nasıl ineceğini düşünen adamın öyküsü. 

Story of a man sitted cross-legged on a black cloud, floating to North and thinking how to go down.
Histoire d’un homme assis en tailleur sur un nuage noir. Il flotte vers Nord et songe á comment descendre.

(Great German Rock Drummer Jürgen Rosentahl plays: Sonor Genuine Rosewood Drums, Paiste Cymbals, Timbales, Roto-Toms, Temple Blocks, Kettle-Drums, Tubular Bells, Morse Key, Voice, Triangles, Paper and Flute) For sure, Eloy bottomed out with his break-up. You can't keep out a genius like him. Neither of Eloy nor  music!

19 Eylül 2012 Çarşamba

Beware of Dog!


On Üç Yaşında

Tutuklu: On üç yaşındaydım. Ortaokula gidiyordum. Babam öleli iki yıl olmuştu. Yoksul düşmüştük. Annem terzilik yapıyordu, zar zor geçiniyorduk. Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk. Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu. Bayram geldi. Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı. Bir pantolonla bir gömlek dikti. Sabah erkenden kalkıp giyindim. Bir gün önceden sözleşmiştik, iki arkadaşım beni evden alacaklar, birlikte bayram yerine gidecektik. Atlı karıncaya, kiralık bisikletlere binecektik, tatlıcıda tatlı yiyecektik. Belki sinemaya da gidecektik. Annemden para istedim. “Paramız yok oğlum,” dedi. Çılgına dönmüştüm, arkadaşlarım neredeyse geleceklerdi. Onlara ne diyebilirdim? Parasız olduğumuzu, bu yüzden bayram yerine gidemeyeceğimi söyleyemezdim ya... Hırçınlaşmıştım, üstümdekileri çıkarıp duvarlara atmaya başladım. Beni üzgün üzgün seyreden annem, o zaman dolaptan çantasını çıkardı, para aradı. Bula bula bir lira buldu. Kadıncağızın bir lirası kalmıştı yalnız, bütün parası oydu. O bir lirayı bana uzattı: “Haydi giyin,” dedi, “Bir lira yetmez mi?”... Bir lira o zaman büyük paraydı. Oraya buraya attığım elbiselerimi ayakkabılarımı topladım. Yeniden giyindim, paramı cebime koyup arkadaşlarımı beklemeye başladım. Geldiler. Biraz oturdular. Annem onlara şeker ikram etti, ikisini de okşadı, öptü. Sonra: “Haydi artık gidin!” dedi. “Güzel güzel eğlenin!” Sokağa çıktık. Çok neşeliydim, kabıma sığamıyordum. Fakat köşeyi dönerken evimize baktım, annem pencereden uzanmış, gülümseyerek bana el sallıyordu. O zaman içimden bir ağlamadır geldi, gözlerim dolu dolu oldu. Tıkanıyordum. Ağladığımı belli etmemeye çalışarak arkadaşlarıma: “Ben gelmeyeceğim” dedim. Neden olduğunu anlamadılar. Biri: “Paran yok ondan gelmiyorsun.” dedi, alay ederek. Elimi cebime attım ve bir lirayı çıkarıp gösterdim: “İşte para!” dedim. Beni orada bırakıp gittiler. Sokaklara gelişi güzel dalarak bir süre sersem sersem dolaştım. Kimseye göstermeden doya doya ağladım, sonra gözlerimi sildim,elimden geldiği kadar neşeli olmaya çalışarak eve döndüm. Annem beni görünce: “Neden döndün?” diye sordu. “Canım istemedi” dedim ve cebimden bir lirayı çıkarıp anneme uzattım. Zavallı kadıncağız, çok şaşırdı, parayı elimden alıp masanın üstüne koydu. Sonra beni kucakladı, göğsüne bastırdı. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Ben ağlamıyordum artık. Sokakta doya doya ağlamıştım. Annemin yüzünü öptüm, ağlamamasını söyledim. (Susar, dalar, düşünür) Artık üzüntülü değildim. Bayram yerine gidemediği için üzülmek benim gibi koca bir çocuğa, bir ortaokul öğrencisine yakışmazdı. Olgun bir adam olmuştum birdenbire. Oyunun Adı : içerdekiler Yazarı: Melih Cevdet ANDAY