28 Haziran 2010 Pazartesi

Meğer Hayatmış Geçip Giden

Kararmış suratlar geçiyor önümden
Bitmişlik, çaresizlik, dualardan tiksinti,
fakirlikten utanç…
Kalktık mı sonunda?
İstasyon, silkinip atıyor üstünden karanlığı
ve ben görüyorum:
Hayatmış çekip giden.
Yanımdaki koltukta sırıtıyor Tanrı
Burnundaki sümüğe takılıyor gözlerim
Telefonum çalıyor o an, daha çok bir çığlık
İn aşağı, diyor doktorum. Çok geç olmadan, in aşağı…
Yokoluyor tren istencime kapılıp
Toprağın içinde vücudum
Suluyor birisi vicdan yumrularının arasına bir soğan gibi oturmuş başımı
Karıncalanıyor beynim
Hayaller filizleniyor burnumdan, kulaklarımdan,
alın teri gibi fışkırıyorlar gözeneklerimden
uçuşuyorlar kuş tüylerinden farksız
Peşlerinde kargalar
Sadece biri kendisini kurtarıp yerleşiyor gri bulutların arasına
güneşi taklit ediyor kapkara
Kavrulmuş dallarıyla geleceksiz vücutlar yükseliyor tarladan
Ben de çıkıyorum büyüyüp
Üstümden geçmişi silkeleyip yerime oturuyorum
Yanımda dönüp gülüyor Tanrı
Dişlerinin arasında maydonoz
Pembe bir tünele giriyoruz o an
Mutluluk bir kalıp peynir gibi oturuyor dilime
Soruyorum neşeyle: Kalktık mı sonunda?
Silkinip atıyor istasyon, flamingoları üstünden
Ve görüyorum:
Hayatmış geçip giden…

27 Haziran 2010 Pazar

Bazı Fotokopiler Farklıdır



Floriana Barbu

İtaatsizliğin Erdemi

Tarih okumuş birinin gözünde itaatsizlik, insana özgü bir erdemdir. İlerleme, itaatsizlik ve isyan sayesinde gerçekleşir.
Oscar Wilde

Kelebekle Bok Böceği Arasındaki Fark

Yazılı yasalar örümcek ağı gibidir: Zayıfları yakalar,güçlüler deler geçer.
Anonim.

Öncelik

Bilgece cevap istiyorsan akıllıca soru sormalısın.
Goethe.

Aptallığın Asaleti

"Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır."
Bertrand Russell

26 Haziran 2010 Cumartesi

Sessizliğin Ağaçları Arasında Yürüyüş



Floriana Barbu

Kural Olarak

‘Yasaklanmış olana erişmektir amacımız.’ Felsefem bu parolayla birgün üstün gelecek; çünkü şimdiye dek, kural olarak, yalnız doğruları yasakladılar!
Nietzsche

Yeni FossurGamalar

FOSSURGAMA SUNAR – İskemledeki Adam
Yaklaşıyor Metin. Duyduğu tiksintiyi belli edecek şekilde buruşmuş yüzünde merak da var. Sandalyede oturan adamın sadece gözleri görünüyor. Kalan her yan simsiyah. Önündeki çay çoktan soğumuş. Uzatıyor elini Metin.
“Tarık ağbi!”
Uçuşuyor bir iki sinek, tekrar yerlerine konuyorlar sonra.
“Tarık ağbi!”
“Ha!” diyor birden adam, dalgınlığından sıyrılıp. Metin’e bakarken doğruluyor ve dağılıp gidiyor suratını karaya boyayan sinekler.
“Sinekler!” diye mırıldanıyor Metin, hâlâ bir insanın böylesine derin bir şekilde dalıp gitmesini anlamakta zorlanarak.
“Ne sineği?” diye soruyor Tarık, gözlerini kırpıştırırken...

Oracıkta Şak Diye, Paraşüt, İki Başına, Piyango, Süs Merakı hikayelerini FossurGama sayfasından okuyabilirsiniz.

25 Haziran 2010 Cuma

Bir saniyeliğine orada olma özlemi...



Michael Turner

Aynanın İnadı

Kapı kapalı
Kupkuru bir ağaç içeride
Beyin, buruşmuş, şaşkın
Suyu çekilmiş bardağın
Bir de ayna, karanlığı tümüyle yutmuş,
şişmiş,
mutsuz…
Kapı açık
Boşluk kaplamış her yeri.
Sırıtış da orada.
Açıyor ağaç binlerce gözle
Sohbete başlayacak, ağzını şapırdatıyor beyin
Taşıyor,
yerlere dökülüyor bardaktan
salyalar
Gıcırdıyor kapı birden
ve duruyor an
Odada,
benle ayna
karşı karşıya
Hâlâ kapkara o,
suskun,
içine almayı bir kez daha reddediyor aksimi...

Beyaz Gürültü - Matthias Heiderich




Dibin Dibinde

Düşlerime bir kuyudan iniliyor
Binlerce yıl ya da iki saniye
Dizlere anca geliyor aşağıda kan
Şıpır şıpır yürürken ıhlamur kokuları oturuyor insanın burnuna
Görüntüler yosun bağlamış taşlara sürtünerek dönüp duruyor karşımda.
Çatlaklardan kafasını çıkarmış büyüyor arsız bir ayrıkotu gibi korkular.
Elimde kumanda aleti oturuyorum etimden yaratılmış tabureye
Başıma müjde taklidi yaparak tek tek vuruyor yaşamın damlaları.
Yemeğe çağırıyor yukarıdan bir ses.
Bir bulut geçiyor ayaklarımın üstünden
Anlam arsızca yankılanıyor kulaklarımın içinde
Duvarlarıma kafalarını vurarak kör gözleriyle döneniyor çevremde düşünceler
Ve ben
başını,
sonunu
ortasını kaçırdığım şu garip filmi bitirmeye çalışıyorum bir an önce…

Büyük Senaryo

Bu dünyayı Tanrı değil de oyun senaristleri tasarlasaydı daha gerçekçi olurdu...

21. YY

Modern ilkellik yüzyılı olarak kayıtlara geçmesini istiyorum...

Anlamadıklarımdan...

Soros Euro uyarısı yapmış. Bir spekülatör nasıl uyarı yapar? Nasıl ceza almaz? Piyasaları yönlendirerek para kazanan bir yatırımcının uyarıları nasıl ciddiye alınır? Anlamıyorum...

Zarlar

Beynimin içine zar yerleştirildiği kesin...
Öfkelenince dönüyor
ve ben ne gelirse oynamak zorunda kalıyorum...

20 Haziran 2010 Pazar

Juan Munoz

Juan Muñoz (June 17, 1953 - August 28, 2001) was a Spanish sculptor, working primarily in paper maché, resin and bronze. He was also interested in the auditory arts and created compositions for the radio. He was a self-described "storyteller". In 2000, Muñoz was awarded Spain's major Premio Nacional de Bellas Artes in recognition of his work; he died shortly after, in 2001.




14 Haziran 2010 Pazartesi

10 Haziran 2010 Perşembe

Fırsat Bekleyişi

Önüne kötülük etme fırsatı çıkmamış kişiye, iyiliğinden ötürü teşekkür edilebilir mi?

Cervantes

9 Haziran 2010 Çarşamba

Fare Mantığı

Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler.

Wieslaw Brudzinski

Nasıl Gülmeli

Bir insanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden akıl seviyesini anlarsın.

Mevlana

5 Haziran 2010 Cumartesi

Adalet

Bir gün adaletle muamelede bulunmak, altmış yıllık ibadetten üstündür.

Hz.Muhammed

4 Haziran 2010 Cuma

İtaat İstemi

Nerede canlı buldumsa, orada itaat hakkında konuşulduğunu da duydum.
Her canlı aynı zamanda bir itaat edendir.

Ve şuydu ikinci duyduğum; kendi kendine itaat etmeyene, emredilir !
Böyledir canlıların doğası...
...
Ve
kendi kendine emir verdiğinde de; o zaman da ödemelidir, kendi emrinin
bedelini.Kendi yasasının yargıcı ve celladı ve kurbanı olmak zorundadır.

''Peki nasıl olabiliyor bu ?'' diye sordum kendime.
Canlıyı itaat etmeye ve emretmeye ve emrederken hâlâ itaatkâr olmaya ikna eden nedir ?

Dinleyin şu sözümü ey en bilgeler !
Nerede bir canlı gördüysem orada güç istemini gördüm; ve hizmet edenin isteminde bile, efendi olma istemini gördüm.

Zayıf
olanı güçlü olana hizmet etmeye ikna eder istemi, daha da zayıfların
üstünde efendi olmak isteyen; bir tek bu zevkten mahrum bırakamaz
kendini.

Nietsche

Bilgisayarın Ötesi



anti-kien