Geleceğimiz dediğimiz 11.5 milyon genç nüfusumuzun ne yazık ki sadece üçte biri okulda. Yani lise, meslek okulu, üniversite, yükekokulda. 2008 yılı itibariyle ortaöğretim ve daha üst seviyede eğitim alanlarının oranı Türkiye'de yüzde 30 iken, bu oran OECD ve AB-19 ülke ortalamalarında yüzde 72.
Genelde resmi işsizlik oranı yüzde 12'ye yaklaşıyor ama gençler arasında bu oran yüzde 21'i aşıyor. Hele ki tarım dışı kesimde, kentlerde genç işsizliği yüzde 26'yı buluyor.
Daha vahim olanı, ne okulda ne işte ne işgücü pazarında olan, yani atıl genç nüfusun ürkütücü kalabalığı . Gençlerin yüzde 34'ten fazlasını oluşturan 3 milyon 55 bin genç, kahveede, evde, sokakta, AVM köşelerinde, yani hem işgücü dışında, hem eğitim dışında. Bu "atıl genç nüfusun" kız-erkek oranının eşite yakın olduğunu tahmin edebiliyoruz. Yani 1.5 milyon genç kız belki "ev kızı", belki sokakta; 1.5 milyon genç erkeğin de ne işi var, ne iş arıyor, ne de okulda. Peki nerede? Herhalde kahvelerde, sokaklarda... Bu gerçekten de çok vahim bir durum. Yani 1 milyon iş arayan işsiz genç ile 3 milyon iş bile aramayan atıl, aylak bırakılmış toplam 4 milyon genç nüfus, hayatalrının en güzel yıllarında bu kadar geleceksiz sahipsiz bırakılmış...
(Mustafa Sönmez'in Para-Meta-Para köşesinden alıntılanmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder