Kapı çalıyor, açıyorum, alt katta yalnız yaşayan ihtiyar adam gülerek bakıyor, doksan yaşından az olmadığı kesin, her yanı buruş buruş, gözlerinin feri sönmüş, buyrun, diyorum… evladım, diyor, söylemesi ayıp, bir kızla buluşucam da, chatten şooldu… gülmek geliyor içimden, evet amca… şeey, vücudunu iki üç saatliğine ödünç alabilir miyim diyecektim… düşünüyorum bir an, bizim oğlan oynamak ister şimdi, diyorum, nasıl kullanacağımı bilemem, kalp krizi geçirtmeyeyim bir de vücudunuza, diyorum… yok canım, o kadarla bir şey olmaz diyor… iyi o zaman da üç saati geçmesin lütfen diyorum, bazı işler var da... tabi tabii, derken bir an duruyor, şeey, diyor yine, çok özür dilerim, sorulmaz ama, eee, aktivite konusunda yani, bir sorun falan yoktur inşallah… yok amca, diyorum, sorun yok… gülüyorum salak gibi, o da gülüyor mahcup… bedenlerimizi değiş tokuş ediyoruz, iki büklüm kendimin yanından geçip içeriye yürüyor, halıda oynayan oğlumun şaşkın suratına bakıyorum… bana ne getirdin diye soruyor otomatik… tatlı yaşlı gülüşümle şeker, diye cevap vermek isterken düşüyor aşağıya dişlerim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder