8 Kasım 2018 Perşembe

Kulenin Karşısında Duran Gözler

Apple İş Başvurusu Cevap Anahtarı

“Seni buraya ne getirdi?” (Herkese sorulan ilk ve genel soru)
Kader 

8 yaşında bir çocuğa anlatıyormuş gibi modem cihazının ne işe yaradığını anlatın.
Çok uzaklaşmadıkça yakınlarına bağlanmanı sağlar

“En yakın arkadaşınız kim?”
  Bunu zaman gösterir. Demek ki en yakın arkadaşım o.

“Eğer 2 yumurtanız olsaydı ve yumurtaları kırmadan en yüksek kata çıkmak istiyorsanız, bunu nasıl yapardınız? En iyi çözüm nedir?”
Bu soruda zaman kullanımı hatası yaptınız. Bunun yumurta kırmaktan bir farkı yok. Sorunuza gelirsem, bunun bir garantisi asla olamaz, en iyisi yumurtaları yukarıya tavada taşımak.

“İlginç bir problem bulun ve bunu nasıl çözeceğinizi anlatın!”
Zaman makinesini bulmak! Çözüme emekli olana kadar manzaralı bir ofiste her gün dokuz ile beş arasında hiçbir iş yapmadan tefekkürde durarak kavuşacağımı düşünüyorum.

“Her gün dünyada kaç çocuk doğuyor?”
Bir. Hepsi aynı.

“100 adet bozuk paranız var, 10 adeti tura, 90’ı yazı şekilde masanın üzerinde. Herhangi bir şekilde göremiyor, dokunamıyorsunuz. Hepsini eşit bir şekilde ikiye ayırmalısınız. Nasıl yapardınız?”
Bakkalı ararım. Gelen çırağa, masanın üstünden paraları almasını bana bir kalıp peynir getirmesini söylerim. Gelen peyniri ikiye bölerim.

“Kendini anlat, seni ne meraklandırıyor?”
Beni buraya getiren rastlantılar zincirinde sizin hiçbir yeriniz olmamasına rağmen şimdi karşınızda size muhtaç bir şekilde durmam. Bu gerçekten çok şaşırtıcı bir şey.

“Seni işe alsaydım, ne üzerinde çalışmak isterdin?”
Zaman makinesi.

"3 kutu var. 1’inde elma, 1’inde portakal ve 1’inde hem elma hem portakal var. Kutuların etiketi de yanlış ve sen yalnızca 1’ini açıp bakarak diğerlerinin etiketini nasıl düzeltirsin?”
Kutulara sorarım. Onlarla konuşabiliyorum.

“Senaryo: 20 dakikadır bekleyen sinirli bir müşteriyle uğraşmak zorundasın. Microsoft PC almakla tehdit etmeye başladı. Problemi nasıl çözersin?” “Bu kalemi, fiyatlandır? Neye göre maliyetini belirlersin?” Ben şirkete ondan daha fazla sallarım, beraber küfür ederken rahatlar. Bir müşteriyi yirmi dakika bekletmenin izahı olamaz.

“Bir kişi bilgisayarı için ‘beton gibi’ diyor. Ne yaparsın.”
Hemen beton testine sokmayı öneririm. Kabul ederse kafasına bir beton parçasıyla vururum.

“Sen, zeki misin?”
Diğerleri biraz aptal desek daha doğru. Kendimi övmek istemem.

“Hataların neler ve bunlardan ne öğrendin?” Her insan gibi, her düşüncem her davranışım hatalı. Her şey hatalıyken doğruya ulaşılmaz. Herkes hatalarından yeni hatalar yapmanın yolunu öğrenir.

“Bir yöneticinin kararına katılmadığın oldu mu ve bu olaya nasıl yaklaştın? Bir örnek ver ve tepkilerini açıkla.”
Bu tuzak bir soru. Cevap vermeme hakkımı kullanmak istiyorum.
"Öyle bir hakkınız yok."
Bu da tuzak bir yaklaşım.

“Bir bardağa su doldurdun ve bardağı, pikabın üzerine koydun. Yavaşça hızlanmaya başladı. İlk önce ne olur?”
Herkes onun fizik yasalarıyla kenarıya doğru kaymaya başladığını düşünürken o, plağı çalamadığı için intihar edecektir.

“Hayatında gurur duyarak yaptığın bir şey söyle”
Her sabah bir şekilde umutla uyanabilmek.

Seni neden işe alalım?”
Benlik yapmayın. Kaderimde varsa elinizden gelen bir şey yok.

"Yaratıcı mısın? Yaratıcı bir şey söyle!”
Bir gün öleceksiniz.
"Bu herkesin bildiği bir gerçek."
Evet ama yeniden doğacaksınız, aynı şeyleri yaşayacaksınız ve bu gün geldiğinde ben iş görüşmesine gelmiş olmayacağım. Bunu bilmiyordunuz.

“Bir alçak gönüllülük örneği tarif et”
Bu pozisyon için üst seviyede kaliteli olmama rağmen bu görüşmeye gelmem.

"Bir müşterinin problemini çözmekten veya iyi bir deneyim yaşatmaktan daha iyi olan şey nedir?” Müşterinin olmaması...

"Geldiğiniz için teşekkürler." Daha sorular var sanıyordum.

"Biz sizi ararız..."