29 Eylül 2007 Cumartesi

Reklam Tiksintileri

Tiksindiğim reklam tarzları kısaca şunlar: 1 - Oynak Reklamlar: Bu türde herkes birden oynamaya, zıplamaya, ortak bir coşkuyu-histeriyi yaşamaya başlar. Göbek atanlar, sarılanlar,birbirlerinin ağzına bisküit, çukulata sokuşturanlar. Reklam şirketleri bir şey bulamadı mı, hemen bu fikirle çıkarlar şirketlerin karşısına. Herkes coşsun bizim de cebimiz dolsun taktiği. Neyse, karşıma çıkar çıkmaz ellerim titremeye başlar benim... Zaplayamadım hiçbir zaman. Direk kumandayı sallayıp kırdım televizyonu... (Biraz abarttım) 2 - Sömürü Reklamlar: Bu türde duyarlı bir müzik eşliğinde sokak satıcısı pırıl pırıl çocukların, bayramda yavrularını evlerine bekleyen acılı yaşlıların üzgün yüzlerini izleriz ve genelde birden bi şey olur onları güldüren ve seyircileri rahatlatan. Ama işin erbabı bir seyirci “Siktirin lan, bu ülkenin yüzde yirmisi işsiz, tonlarca aç var, sistem değişmedikçe kim nasıl mutlu olacak siz neden bahsediyonuz?” özellikle banka reklamıysa da “Ulan kredi kartları, tüketim kredileri, milleti maymun ettiniz, kime ne yardımı laaaaan!” diye bağırır ve o hırsın, öfkenin denetimsizliğiyle masayı, tabağı çanağı falan kırar. 3- Kompleks Reklamlar: Bu türde, ulusun aşağılık kompleksi kullanılır. Yabancılar bizim karşımızda madara duruma düşer. Bankaların yarısı, borsanın da yüzde yetmişi yabancıların elindeyken de insanın götüyle şöyle bi güzel gülesi gelir. 4- Ürün Dopingi Reklamları: Ürünü tüketen insan birden güçlenir, ya da o ürün sayesinde inanılmaz bir şey gerçekleşir. Bu da reklamcıların anti yaratım durumlarında (ki genelde bir şey bulamamaktalar) dört kolla sarıldığı bir türdür. Basit ve yüz bin tane benzeri olduğu için oldukça etkisizdir.

Neyse devam etmiycem. Hemen hemen hepsi kötü. Ve ne yazık ki bunlar daha çok Türk Reklamcıların kullandıkları türler. Arada bir bize yaratıcı bir şeyler seyrettirip zeka katsayımızı arttıran yabancı yaratıcılara buradan saygılarımı yolluyorum.

Hiç yorum yok: