2 Şubat 2009 Pazartesi

BUGÜN

10.20
İçeri girdim, dışarı çıktım, yine içeri girdim ve gördüm ki dışardayım.
12.11
Karaköy’e doğru ilerlerken bulutlar kafama düştü, depresyona girdim.
12.12
Cepten tanrıyı aradım, meşgule aldı.
13.20
Dünya Yazarlar Birliği’nden bana, sümüklü böcek sıvısını mürekkep olarak kullanan ve normal olarak sayfa yakılmadan görülemeyen bir kalem hediye edilmiş. Postacıdan teslim aldım ve ilk yazımı okulda, bir sümüklüböceğin arkasından sürünerek yazdım.
13.50
Canım bir ilaca başlamak istedi. Eczacı başlı başına bir ilaç olduğuma, alındığım takdirde başağrısına iyi geleceğime beni inandırdı. Günde beş dakika aynayı yalama kararı aldım.
14.67
Saatin sınırları dışına çıkınca hiçbir şey olmadığını, sadece tekrarların oynatıldığını gördüm. Normal zamana geri döndüm.
15.00
Elvis Presley ile aynı istasyonda treni beklerken içimden Wearin’ That Loved On Look’ söyledim. O gelen trene binmedi. Sadece beklemek istediğini anladım. Başka bir şey değil.
16.00
Okulun birinde İstiklal Marşı çalınmaya başlayınca, civardaki yurttaşlar, utanç içinde, elleriyle yüzlerini kapatarak kaçıştılar.
16.37
Deniz kenarında oturmuş, romantik romantik ufka bakıp çayımı içerken, orada, kesişim yerinde bir leke keşfettim. Temizlikçinin biraz daha dikkatli olması gerek.
17.13
Deja vu oldum. Deja vu oluşumun da bir deja vu olduğunu hissedince çok fena oldum. En pisi de deja vu’nün sonunu bilmek.
17.57
Ayağım takıldı, düştüm ve kaldırım beni geri ittirdi. Tam da İtalyan yokuşunda. On kere denedim, her seferinde itti beni. İlginç. Reenkarnasyon mu acaba?
18.36
İçimden AKP’ye salladığımda dinsel bir huzura ulaştığımı keşfettim. Yine aradım tanrıyı. Meşgule aldı.
19.15
Benim filmimi oynatan bir sinemaya daldım. Öylesine güldüm ki. Harikaydı. Mutlu sonu izlerken bol bol alkışladım. Işıklar yanınca tek başıma olduğumu görüp bir garip oldum.
21.43
Yeni açtığım word dosyasına bol bol virgül koydum. Nasıl olsa doldururum aralarını.
21.52
Bir tartışma programı açıldı televizyonda. Dünyanın yavaşça battığını hissettim. Zaplayıp kurtardım... Ama sadece evdekileri.
23.13
Önüme konan çayı yudumlarken birden havalandım. Tam yirmi santim. Koşturup altıma yastık koydu karım. Teşekkür ettim.
23.42
Dördüncü çaydan sonra baktım, yastık, Boray, oyuncaklar ve televizyon kafamın üstünde duruyor. Karım koşturup beni altlarından çekiverdi. Havada duran bilumum şeye bakıp karıma bir kez daha teşekkür ettim.
23.59
Kendimi diğer güne geçirebilmek için rokete bindim ve ateşleme mekanizmasını çalıştırdım. Bir anda oldu. Çok heyecanlıydı. Roketten indiğimde her şey aynı gözükse de farklı olduğunu biliyordum. Başka bir günde başka bir insan. Başka bir insanda başka bir yalan. Başka bir yalanda bambaşka bir hayat.
Ne güzel!

Hiç yorum yok: