Italo Calvino 1923’te Küba’nın Santiago de las Vegas kentinde doğmuş, genç yaşında İtalya’ya göçmüş, Einaudi Yayınevi’ndeki çalışmaları ve dergilerdeki yazılarıyla ününü pekiştirmiş, İtalya Komünist Parti üyeliği yapmış önemli bir edebiyat adamı. Övgü toplamış kitapları İkiye Bölünen Vikont, Ağaca Tüneyen Baron, Varolmayan Şövalye, Kozmokomik Öyküler...
Türü eleştirmenlerce fantastik kurmaca olarak belirlenenVarolmayan Şövalye absürd yapısını kendi içinde tutarlı bir evrene yerleştirerek toplumsal eleştiriye soyunuyor. Ama ne soyunma! Tarihi kişilikleri, kutsal savaşları, tabuları, halka inandırılan idealleri dört önemli karakteri aracılığıyla yerden yere vuruyor kitap boyunca. Karşımıza konulan tarzın gereksindiği en önemli şey çok zeki, mizah duygusu oldukça gelişmiş, usta bir kalem. Her yazarın harcı değil böylesine bir hiçlikten, anlamsızlıktan şaşırtıcı bir bütünlüğe ulaşmak. Ancak en çok dikkatimi çeken her cümlesi şaşırtıcı ve birleştiklerinde gerçekten komik eleştirel anlamlar üreten diyaloglar oldu. Italo Calvino okurlarını kitabın içine çekip sahneyi şaşkınca açılmış bir ağızla yaşatmakta çok yetkin. Bazı sahneler gerçekten antolojilere geçecek kalıcılıkta. Bedensiz, sadece bembeyaz lekesiz bir zırhtan ibaret Agilulfo’nun onu ayakta tutan meşhur titizliği-intizamcılığıyla kamptaki her aksaklığı denetlemesi, savaş sahnelerindeki müthiş absürd ayrıntılar, şövalyemizin histerik kontes Priscilla ile geçirdiği ve o sadece bir aşkın ansiklopedik detaylarıyla uğraşsa da karşısındaki azgın kadın üzerinde sağladığı etki ve seyisi deli Gurdullu’nun bir bataklıkta bulunmasından itibaren kişiliğinin hikayeye çılgınca yedirilmesi gerçekten muhteşem...
Tek takıldığım şey hikaye anlatıcısı olarak belirlenen rahibenin her bölümde iki sayfayı bulan gereksiz lakırdıları.
İçinde seri katil olmayan, uluslararası terör entrikaları barındırmayan, süper kahramanlara sahip olmayan bir anlatı günümüzde nasıl algılanır onu bilemiyorum, esasen beni fazla da ırgalamıyor. Halk böyle istiyor muhabbeti daha önce de söylediğim gibi, reklamcıların ve dizi sektörünün işi sonuçta. Sonuçta Italo Calvino sadece zekice şeyler yazmıyor, okuyanın da zeka katsayısını arttırıyor.
İşte böyle.