“Ağbi be bi liran var mı be ağbi, Allah rızası için...”
“Hesap numarını ver, oraya yatıracağım...”
“Gerizekalılar, köpekler, şerefsizler, iğrenç yaratıklar... Allah belanızı versin e mi! Allah belanızı versin!...”
Delice alkışlar meydanda toplanmış kalabalık.
Köpek kendisine delice hırlamaya başlayınca mutfaktaki telefona yönelir hemen Murat bey.
“Alaattin, yine köpekleri karıştırmışız yahu, ha ha ha...”
“Ben karısıyım Murat bey, kocam az önce öldü, köpeğiniz de uyutuldu...”
Zapazoort, zoooot, pıssss, zaaart!
Sakin bir şekilde, kollarını önünde kavuşturmuş bekleyen yönetici sonunda konuşur:
“Eveet, artık toplantıya başlayabiliriz sanırım...”
Bir türlü osurmayı başaramamış, satış departmanından Haluk bey de kravatını düzeltip yerine oturur...
“Öp beni!”
“Ağzım dolu.”
“Arkadaşım, lütfen aşağı inip bir daha bin. Dolmuşa sol ayakla binilmez!”
“DVD’ye insan da yazabiliyormuşsunuz, doğru mu?”
“Hayır, sadece kedi.”
“Alo, lütfen hemen yetişin! Çok acil!”
İtfaiyenin santralindeki ilgili soruyor: “Adres verin, yangın nerede?”
“Yangın değil, beş komando Cudi dağında kaldı!”
“Pardon beyefendi, kitabı ters tutuyorsunuz...”
“Hayır, ben ters duruyorum... Bir de siz tabi...”
Bakar adam çevresine ve kafasını kaşır cıkcıklayarak. “Hay Allah yaa, gerçekten de doğru söylüyorsunuz...”
“Siz de mp3 dinleyin lütfen. Oda orkestrasıyla otobüse binip insanları rahatsız etmeye hakkınız yok.”
“Ama onlar için de bastım akbili, sorun ne, anlayamıyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder