Güneş gölgeyi yaktı, okyanus katreyi içti, gül dikeni evlat edindi, kainat zerreyi tanıyınca altına minder attı, Hasan Rıza Dede kendini bilene gönül evini açtı, kapıyı da sonuna kadar açık bıraktı...
Ya Rıza Dede, ya Allah!
Bu ne muziplik, nasıl bir saklambaç oyunu... Sen gitmediysen yoklukta saklanan kim?
Ya Rıza Dede, ya Dost!
Bu ne düzen? Ağlayan da sen, özleyen de, peki içimde yalnız başına tir tir titreyen?
Ya Rıza Dede, ya Sevgili!
Aynaya aşıktı o bülbül, ‘ah’ şarkısını duymak için ne diye gülistana attın?
Ya Rıza Dede, ya Aşkın Efendisi!
Her yanı güzel cemalinle donattın, kirli ayağımı nereye basayım da yanına varayım.
Ya Rıza Dede, ya Hak!
Bizleri bize bırakma diye yalvarır idik, nasıl oldu da gönlümün uzak diyarlarına kaçtın?
Ya Hasko, ya güzel Dedem!
Şu tuzaklarla dolu rüyada cennetler önüme serilse ben yine seni ararım.
Seni ararım.
Seni ararım...
Bulamazsam kendimi cehenneme atarım...
15 Ekim 2018 Pazartesi
11 Ekim 2018 Perşembe
Geçmişten Haberler
Şöyle bir geçmişe uğrayayım dedim. Gördüm ki orası boş, in cin top oynuyor, sanki hiçbir şey yaşanmamış gibi...
9 Ekim 2018 Salı
Kapanî Mehmed Efendi'nin menkıbelerinden...
Bir gün bu hakîr çocukluğumda Unkapanı'nm iç yüzünde kuyumcu dükkânlarımızda sure-i (— ) 'Biz onda (Tevrat'ta) Onların üzerine yazdık cana can [Mâide, 45] âyetini okurken Kapanî Efendi geldi. Bu âyeti duyunca "Allah Allah" dediler. Derhâl berber dükkânında Güleşciler Tekkesi Şeyhi Pehlivan Ali Halhali belirdi. Bizim dükkân önünde Giysüdâr'ı görünce bir nara atarak, "Ey dost, Şahımız Şah Ali'dir kurban olsun Şah [113a] Hüseyin'e canım, başım top eyleyüp geldim belâ meydanına, Kerbelâ Meydanı'dır meydanımız" deyip Kapanî Mehmed Efendi'ye temennâ edip el öpünce hemen Kapanî Efendi, "İnşaallah Derviş Ali bu anda arzu ve isteğine erip Kerbelâ Çölü'nün şehitleri sevabına bu Aşure gününde nail olursun" deyip elindeki çoçtura testisini Derviş Ali'nin eline verdi. Derviş Ali o şaraptan birkaç nefes çekti ve bir kere nara atarak çıplak olup berber dükkânına girince Kapanî Efendi hakîre: "İşte ve ketebnâ âyeti mahalli geldi yine tekrar oku" derken onu gördük Derviş Ali kaçarak bizim dükkânımızın önüne gelince berber dükkânından Hacı Ahadoğlu adh bir yiğit dal-bıçak gelip Derviş Ali'yi memesi üstünden vurup şehit etti. Hemen Kapanî Mehmed Efendi Derviş Ali'ye, "Kerbelâ şehâdetin buldun mu ve 'Biz onda (Tevrat'ta) onların üzerine yazdık cana can ..." [Mâide, 45] âyetine mazhar oldun mu?" deyip gitti. Hemen babam, "Bre şu Hacı Ahadoğlu'nu tutun" deyip hademelerimiz derhâl katilin yakasını toplayıp Yeniçeri Ağası Şehit Haşan Halife'ye götürdüler. Suçlu bulununca Ahadoğlu'nu da Ağakapısı'nda esâmesin çalıp zindanda katlederek çardak önünde geceleyin denize attılar. Peder Derviş Ali'yi Güleşciler Tekkesi bahçesinde gömdüler. Derviş Ali'nin okuduğu beyitlerine uygun cevaplan Kapanî Mehmed Efendi keşfedince anında çıktı. Allah bilir böyle olmuştur.
Evliya Çelebi - İstanbul
Evliya Çelebi - İstanbul
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)