15 Şubat 2013 Cuma

Look at my eyes

Turning towards me, "look at my eyes," said she, all of a sudden.
I stopped laughing.
Saying "Come closer," she came, just before my nose. "You see?"
My eyes narrowed. I was standing there, on her pupil. I couldn't help frowning. It was nonsense. I was a lot, really a lot younger. With hell of glances. As I would crack a joke. Mischievous. Unwincing...
"I see you just like that," said she, moving away, leaning against the back of her chair.

From Log Book of Distopia

"Gözlerime bak," dedi birden dönüp.
Gülmeyi bıraktım..
"Yaklaş," derken o geldi burnumun dibine kadar.
"Görüyor musun?"
Kısıldı gözlerim. Gözbebeklerinde duruyordum. Yüzümün asılmasını engelleyemedim. Saçmaydı bu. Çok ama çok daha gençtim. Ateş gibiydi bakışlarım. Sanki ansızın bir şaka patlatacakmışım gibi. Muzip. Korkusuz.
"İşte böyle görüyorum ben seni," dedi, benden uzaklaşıp arkasına yaslanırken.


Hiç yorum yok: