Yalancılarımı
geçmişimde bir odaya doldurdum
dört yanı acı filtresi
tavanı ne diyeceğini unutmuş bir ağzın karanlığı
kapısı güzele takılmış gözün bir anlık körlüğü
deliklerini, kusurlarını, soluklarını tıkadım
ellerine küçük saksılar tutuşturdum
ve bekledim…
Oksijensiz ortamda
sadece utanarak
bir tek yokluğu dinleyerek
gerçeği yetiştirebilenleri bekledim.
Saldım gitsinler sonra.
Yürüsün dursunlar önümde
sanki adımları onları nereye taşıyor, biliyorlarmış gibi…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder