24 Temmuz 2010 Cumartesi

Halam

Büyük halam geldi aklıma. Bir köyde ebelik yapmış, hayatı zorluklarla geçmişti. Geçimsiz bir kadındı. Dedemler köye gittiğinde biz de uğrardık. Güzel yemekler yapmak için uğraşırdı herkes. O gelip pat diye karıştırırdı tümünü birbirine, sonra da, ne farkeder aynı mideye gitmiyor mu hepsi, derdi. Bence gıcıklık içinden gelirdi. Gençken onu vurmuştu birisi. Karnında kurşun, kuyunun dibinde iki gün yaşamıştı. Dirençliydi. Ölüme de yaşama da dirençliydi. Aynı adam, hapisten çıkar çıkmaz, halam sana süt yaptım diye yanına gitmiş suratına tuz ruhu atmıştı. Evi kediyle dolu olurdu. Ama hepsi trafik mağduru, sakat ve aşırı sinirli kediler. Çakaldan farksız, Toni isimli iğrenç bir köpeği de vardı. Bizi mutfağın arkasındaki bölüme asla sokmayan, dişleri hep dışarıda ama kişilik olarak uyuz bir köpek. Dedemin koca adımlarıyla, o orada hırlamıyormuş gibi içeriye girip bir tekme atması, yine o orada yokmuş gibi işini görmesi de çıkmaz aklımdan. Sadece evde bakılması normal karşılanacak kedi köpek gibi hayvanlar olmazdı halamın evinde. Pişirilen çörekleri falan yataklara dolduran süper zararcı bir karga... Dedemle amcam, halam ortalarda yokken onu taşla vurmaya çalışır ama o asla bu numaraları yutmazdı. Domino adında şımarık bir eşek... Yazlık evin girişinde oturulan çardak bir metre kadar yüksekteydi. Domino masaya bizimle birlikte oturmaya kalkışınca dedem bağırıp çağırmış, eşek de onu tepmişti. Dedem de karşılık olarak onu tepmiş, Domino aşağı uçmuştu. Dedemle halamın ilişkisi oldukça garipti aslında. Küçük yaşta öksüz kalmışlar, dedem evlatlık verilirken halam da hemşire okuluna yerleştirilmişti. Halam gençken kocasını dövüyor, adam da yalvar yakar dedemi arıyordu söylenene göre. Dedem de her seferinde üç saat yol tepip halamı dövüyordu. Neyse... Halam yazlığa geldiği zaman dedemin dışında herkes tedirgin olurdu. Yan komşulara, yolun karşısındakilere, balıkçılara, karşısına çıkar çıkmaz girişirdi. Hepiniz hırsızsınız derdi. Beş para etmez herifler! Hiçbir işe yaramazsınız. Neredeyse hepsini o doğurtmuştu. Ve orada, ebelik yaparken, biz her ne kadar alay etsek de, Türkiye gerçeğini çok önceleri çözdüğü yıllar sonra ortaya çıktı.

Hiç yorum yok: