24 Mart 2011 Perşembe

Orada

Oradaydım
bin taneydi kafam
kollarım rahatlıkla uzanıp tutabiliyordu
yaratılmış olanı
olmayanı
her şeyi
tekti, o, onlar, küçücük bir narın içindeydiler.
çırpınıyordu yaşam ayağımın altında
gıdıklanıyordu geçmişim
miyavlıyordu kedilerden bir koro
kendimi değersiz hissettiğimi anlardı onlar
aşkı andığım anda ağlamaya başlıyordu bulutlar
bilirlerdi küçüldüğümü varlığımın peşine düştüğümde
düşünmüştüm ve olmuştu işte yumurta
çatlıyordu şimdi kayaları da çatırdatarak
pişmiş soğanlar çıkıyordu lalelerin güneşe açtığı yüreklerinden
büyük laflar edecekmişçesine boyunlarını uzatmış tereyağ kusuyordu çimenlere koyunlar
politika yapmaya çalışırken ağızlarından peynirlerini düşürüyordu kargalar
güneş toprağın altına girmişti gönüllü, biber tohumlarını ittiriyordu kıçlarından
korkmuştu serçeler ufka dikilmiş korkuluk gözlerimi görünce
kanlı şaraptan çişleriyle söndürmeye çalışıyorlardı daha adı falan konmamış ateşimi
Oradaydım işte
Koca bir menemenin ortasında!
Öylesine uzamışlardı ki mutluluktan, bin tane kafam da görebiliyordu sonsuzluğu
mis gibi kokuyordu gelecek,
sıcacık, çıtır çıtır ekmekler sarkıyordu ağaçların dallarından
rüzgar
okşuyordu sevecen, anın pişmişliğini
olmamışlığımla sırıtıyordum ben orada,
gevrek gevrek
küçücüktüm daha, tanımsız,
fasülyeden, acınası, şımarık
gevezelik peşinde kıtaların üstüne yayılmış ağızlarım
ben de varım bu oyunda diye mırıldanıyorlardı hiç durmadan…

Hiç yorum yok: