Anın üstüne koca götüyle oturmuş kalmış bu memleket bizim
İrinden nehirlerle sarılmış dört bir yandan
Soru sağanağında eriyip gidiyor yarınlara dolanmış kanlı sargılar
Doğdukları gün umutlarını simsarlara kaptıranlar yaşıyor burada
Gözlerinde siyah bantlar
meydanlarda bir başlarına, ansızın hazırola geçiyor
dalkavukların alkış efektleriyle boğduğu onurlu hıçkırıkları anıyorlar
kahkaha aynalarına öfkeli gözlerini dikmiş bas bas bağırıyorlar haklarını
F tipi yalnızlığın içinde topluca kıpırdanırken kuşku mitralyözü tarayıp geçiyor ruhlarını.
Her kafaya bir yalan kampanyasına uzanan kuyruklarda
ağızlarında içi boşaltılmış türküler,
ilerlediklerini düşünüyorlar adım adım
Arada bir, ağlamak geldiğinde içlerinden, çekiliyorlar televizyondan kabuklarına
Görüntülerin altına sızmış, copluyor polisler
birbirine sıkıca yapışmış milyonlarca idealle gıdım gıdım gökyüzüne yükselen şu kemiksi kuleyi,
yüzyıllardır tüm çöplerin döküldüğü yeri,
basit bir aydın kafasını…
Yedi verenlerini söküp topraklarını anlamsızlık tohumlarıyla işleyen, kıyısına köşesine iliştirilmiş yamalı balonlarıyla ağır ağır tarihin çamuruna gömülen
bu memleket bizim
Çuvaldızları gözlerine sokup çıkaran, koşu bantlarında vicdanlarıyla yarışan,
anın değişmezliğinde kurtlanan bu insanlar da bizim
Biz kim miyiz?
Esas soru da bu işte!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder