1898’de o esnalar İspanyol sömürgesi olan Küba limanına demirlemiş ABD’nin “Maine” zırhlısı gece vakti ani bir patlama ile batıverir. 260 denizci ölür. Olayı İspanyolların yaptığına dair en ufak bir kanıt olmadığı halde suç onların üzerine atılır. Bunun üzerine çok geçmeden ABD-İspanya savaşı başlar. ABD İspanyolları önce Küba’dan sonra Filipinler’den atar ve buralara el koyar. Bu olay ABD’nin “emperyal vizyonu”nun başladığı ilk olaydır.
Aynı olay medya açısından da ilginç “dersler”le doludur. Dönemin basın tröstü sahibi William Randolph Hearst doğrudan ve inanılmaz biçimlerde sahte haberlerle savaş kışkırtıcılığı yapmıştır. (Orson Welles ünlü filmi “Yurttaş Kane”nde aslında Hearst’ün hayatını anlatmıştır.) O kadar ki Küba’ya yolladığı ve ortalığın sakin olduğunu gördüğünde geri dönmek isteyen muhabirine “Kalmanı istiyorum. İşin savaş kısmını ben hazırlayacağım” diye telgraf çekerek basın tarihine geçmiştir.
İkinci örnek vakamız doğrudan bizi ilgilendirmektedir. 1915 yılında Avustralya’nın Broken Hill Kasabası’nda bir piknik trenine saldırı olur ve bunu Türklerin yaptığı ileri sürülür. Bunun üzerine Avustralya savaşa asker toplamakta zorlanırken binlerce kişi “gönüllü” olarak askere yazılır. İşte binlerce Anzak’ı Çanakkale’ye getiren olay budur. İşin komiği söz konusu olayın Türklerle hiçbir ilişkisi yoktur. (Saldırgan olduğu söylenenler iki Afgan’dı.) Hatta ortada Türk bile yoktur!
Diğer bir olay ise ABD’nin Birinci Dünya Savaşı’na girmesine sebep olan “Lucitania Komplosu”dur. Amerikalıların Avrupa’da sürüp giden savaşa oldukça “isteksiz” olmalarının bir sonucudur. 1915 yılında Alman Genelkurmayı İngiltere’ye silah sevkiyatı yapan tüm gemileri batıracağını açıklaması üzerine tertiplenmiştir. İngiliz bandıralı bir Transatlantik olan Lucitania 1159 yolcusuyla Alman U-Boat’larının saldırısı sonucu batar. İçindeki 128 ABD vatandaşının ölmesi Amerikan kamuoyunu biranda Almanlar aleyhine çevirir. Almanlar böylesi bir gemiyi batıracaklarını önceden ilan ettikleri halde İngilizler hem gemiyi askeri amaçlı kullanmışlar hem de sivilleri yolcu olarak alarak çoğu kendi vatandaşı olan insanların hayatlarını da tehlikeye atmışlardır. Bunun tek nedeni ise İngilizlerin savaşta sıkışması ve kendilerini kurtaracak tek çareyi ABD’nin savaşa girmesinde görmeleridir. Bu amaçla kendi gemilerinin batırılmasına, vatandaşlarının ölümüne adeta çanak tutmuşlardır.
Devam edelim; 1 Eylül 1939 tarihi Polonya’nın işgali ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması da bir komplo neticesidir. Almanlar Polonya sınırında “mizansen” bir saldırı düzenlerler. Bunun için morglardan kimsesiz cesetler toplanır ve Alman askeri üniforması giydirilir. Sınırda senaryo dahilinde bir “çatışma” düzenlenir. Polonya üniforması giyen Almanlar ateş açmış ve Polonyalılar Almanları öldürmüş gibi gösterilir. Cesetlerin fotoğrafları hemen servis edilir. Artık savaşın “bahanesi” hazırdır. Zaten tetikte bekleyen Alman orduları Polonya’ya adeta dalarlar. Japonların 1931’de Mançurya’yı işgali de aynıdır. Bizzat Japon subayları tarafından demiryollarına sabotaj tertiplenmiş ve bu işgal gerekçesi sayılmıştır. Aynı şekilde ABD’nin İkinci Dünya Savaşına girmesine yol açan 7 Aralık 1941’deki Pearl Harbour saldırısının istihbaratı ve işaretleri önceden alındığı halde önlem alınmamış, çoğu artık işe yaramayan, eskimiş Pasifik deniz filosunun batırılmasına adeta göz yumulmuştur. Bunun nedeni ise Amerikan halkının savaşa girmedeki isteksizliğidir. Ertesi sabah Askerlik şubelerinin önü gönüllü kalabalıklarla doludur ve ABD resmen savaşa girmiştir!
ABD’nin Vietnam Savaşı’na dahil oluşu da “uyduruk” ve “olmayan” bir saldırı sonucudur. 1964 Ağustos’unda Tonkin Körfezi’nde devriye gezen Maddox destroyeri sözüm ona Vietkong hücumbotlarınca saldırıya uğramıştır. Gerçekte ise böyle bir saldırı yoktur. Amerikalılar boşluğa ateş açmışlar ve bunu herkese “saldırıya uğradık” diye yutturmuşlardır. O kadar ki Başkan Johnson’ın “Ulusa Sesleniş” konuşması bile çoktan hazırdır. Gerçekte ise bu hadise CİA’nın “34 Alpha Planı” dahilindeki bir olaydı. Aynı şekilde ABD’nin Küba’ya yönelik “Domuzlar Körfezi” bozgunundan sonra Genelkurmay Başkanı General Lemnitzer “Northwoods Planı”nı hazırlar. Söz konusu planda Guantanamo’daki ABD üssüne “sahte saldırılar”, bir ABD uçağının Küba MİG’i süsü verilmiş uçaklarca düşürülmesi gibi maddeleri vardır. Amaç Küba’ya saldırı gerekçesi hazırlamaktır. Ancak Başkan Kennedy’den onay alamazlar.
(Atilla Akar)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder