Tekli yapıya geçişin gecikmesi nesnelere karşı bilgilenmeyi ve bu bilgi çerçevesinde “saldırganlığı” geliştirmekte benliğin elini zayıflatır, çünkü içgüdülerin nesneler aracılığıyla doyurulması hâlâ anne eliyle yapılır ve nesne bilgisine ulaşılamadığı için nesneye saldırı da başarısızlık kaçınılmaz olur. Tekli yapıya geçişi gecikmiş saldıramayan çocuklarla, bu geçişi erken dönemde tamamlanmış saldırgan çocuklar aynı ortama girip birbirleri için birer nesne durumuna düştüklerinde, birincilerin ikinciler için kolay saldırılan nesneler haline geleceği açıktır. Dolayısıyla tekli yapıya geç düşen çocukların yaşıtlarından daha küçük çocuklarla aynı ortamı paylaştırılması saldırganlıkta dengeleyici bir rol oynar.
Diğer yönden ikili yapının uzun sürmesi yapının bütünlüğünü korumak için çocuğu yeni iç kuvvetler bulmaya zorlar. Bu kuvvetlerin en bilineni ilişkiyi erotik çerçeveye oturtmaktır. Bağımlılığın sürdüğü anne ve çocuklarda davranışların erotize olmasına bu nedenle sık rastlanır. Bir diğer nokta bu kişilerin nesne ilişkilerindeki geçiciliği bilmemeleridir. Adeta arkaik bir düşünceyle zannederler ki nesneyle ilişki anneyle olduğu gibi sıkı biçimde ilelebet devam eder. Bu da nesne bağımlılığını ve bazı durumlarda köleliğini beraberinde getirir. Halbuki nesne ilişkilerinde öğrenilmesi gereken temel yapı geçiciliktir. İnsanın doğum kadar ölümü de olağan karşılayamamasının nedeni belki de budur...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder