(İngiltere’de Medya Skandalı - Ergin Yıldızoğlu)
Dünyanın en büyük medya imparatorluğu News Corporation’ın polisle, politikacılarla, halkla başı belada.
Avustralyalı işadamı Rupert Murdoch’un kurduğu News Corp, Atlantik’in iki yakasında, 200’den fazla gazete ve dergisiyle, uydu televizyon kanallarıyla, daha birkaç ay öncesine kadar politikacıların, sanatçıların, ünlülerin yüreklerine korku salıyordu. News Corp’un, haberleriyle, kampanyalarıyla genel seçimlerin sonuçlarını belirleyebildiğine, insanların meslek yaşamlarına, aşklarına, evliliklerine son verebildiğine inanılıyordu. News Corp, bugünlerde, İngiltere’de Parlamento Komisyonu tarafından soruşturuluyor; Murdoch, imparatorluğunun amiral gemisi, 168 yıllık News of The World (NTW) gazetesi kapandı, imparatorluğun CEO’su Rebekah Brooks tutuklandı. İmparatorluğunu, 1980’lerde, Margaret Thatcher ile başlayan “serbest piyasa” “Restorasyon”unu destekleyerek inşa eden News Corp bugün yıkılmak üzere.
Bir türlü sonu gelmeyen finansal kriz “Restorasyon”un ekonomik temellerini çökertirken, patlak veren bir ahlaki kriz, “Restorasyon”un en önemli ideolojik aygıtlarından birini kökünden sarsıyor.
‘Sınıf refleksi’
Siyasetçilerin, ünlülerin hatta kraliyet ailesinin özel yaşamlarının, cinsel, finansal kaçamaklarının, tüketim alışkanlıklarının ayrıntılarına ilişkin iç gıdıklayıcı dedikoduları sayfalarında işçi sınıfına satan NTW hakkında, bu bilgilere yasadışı yollardan ulaştığı iddiasıyla, ilk kez 2003-2007 döneminde bir soruşturma açılmış, ancak News Corp bu soruşturmayı, hiç yara almadan, suçu “denetim dışı” iki muhabirin üzerine yıkarak atlatmıştı. Soruşturmayı yürüten polis şefi de News Corp’un gazetelerinden The Times’ta köşe yazarı olmuştu.
Bu kez skandal The Guardian gazetesinin, NTW muhabirlerinin, kaçırılarak öldürülen 14 yaşında bir kızın telefon hesabına girdiğine ilişkin bir iddiayı ortaya atmasıyla patlak verdi: NTW muhabiri kızın telefon hesabına girmekle kalmamış, yeni mesajlara yer açabilmek için mesaj kutusundaki kimi mesajları da silmiş. Halbuki, polis bir ipucu bulabilmek için kızın telefon hesabını özellikle açık tutuyormuş. Bazı mesajlar silinince kızın ailesi, kızlarının hayatta olduğunu düşünerek umuda kapılmış. Daha sonra kızın cesedi bulundu, NTW muhabirinin mesajları sildiği sırada çoktan öldürülmüş olduğu ortaya çıktı.
NTW’nin okuyucuları, işçi sınıfı düne kadar “öteki”lerin hayatlarını, skandallarını okurken, bu kez, tam da muktedirler tarafından “düzüldüklerini” düşünmeye başladıkları bir iklimde, kendilerinden birinin yaşamının, acılarının bu biçimde istismar edilmesine büyük tepki gösterdiler. Bu tepkiyi gören büyük şirketler reklamlarını NTW’den çekmeye başladılar. Bunun üzerine Murdoch ani bir kararla, 200 çalışanını kapının ününe koyarak NTW’yi kapattı.
Ancak tepkiler durmadı. Öfke dalgasının büyümeye devam ederek News Corp’u yıkımın eşiğine getirmesinin arkasında üç etkenin olduğu söylenebilir. İş çevrelerinin yanı sıra siyasetçiler de bu tepkiyi dikkate almak zorunda olduklarını hissettiler. Siyasetçiler, bu tepkiden yararlanarak News Corp’tan kurtulabileceklerini düşündüler. Hükümet, News Corp’a hesap sorarken, halkın gözünde, kemer sıkma politikalarından dolayı zedelenen meşruiyetini onarmak için bir fırsat yakaladı.
Bir dönem kapanırken
News Corp, “Restorasyon”a aitti. Bir taraftan işçi sınıfını, sendikaları hedef alan, savaşları kışkırtan yayınlarla, diğer taraftan, yeni şekillenmekte olan “hazlara dayalı tüketim tarzını”, “ünlüler ve cinsel, mali dedikodular kültürünü” üreterek işlevini yerine getirdi.
“Restorasyon”la birlikte “devletten sorumlu sınıfların” özellikleri de değişiyordu; sermayenin uzun dönemli çıkarları adına davranan, “refah devletinin” müdahaleci bürokratının yerini, “piyasa devletinin” sermayenin günlük kaprislerine tümüyle teslim olmuş, servet yapmaktan başka amacı olmayan, bu arada iktidarsızlaşarak medya (News Corp) “manyağına” dönüşmüş siyasetçiler, danışmanlar ordusu alıyordu. Bu iklimde News Corp adeta, “Büyük Öteki”nin gözü, kulağı, sesi oldu.
Mali kriz toplumsal yapının bu “durumunu” değiştirdi. “Kurtarma Paketleri”, yeniden canlanan düzenleme, müdahale eğilimleri, “devletten sorumlu sınıfları” yeniden güçlendirmeye başladı. Bu sırada kredi krizi, “hazlara dayalı tüketim tarzının” finansal temelini çökertiyordu. “Dedikodu”nun da, piyasanın parçaladığı toplumsal dokuda, “atomize” olan bireysel deneyimlere, ünlüler kültürü bağlamında ortak, birleştirici bir söylem oluşturma kapasitesi zayıflıyordu. Nihayet banka skandalları, kemer sıkma paketleri, yoksulların varsıllara öfkesini yeniden alevlendiriyordu; dahası bir devrimci dalga yükselmeye başlıyordu.
İngiltere özelinde “devletten sorumlu sınıflar”, bu dalgayı karşılamak için olanaklar ararken, News of The World skandalına dört elle sarıldılar. Bu refleksin, “Bunlar 9/11 kurbanlarının telefonlarını da dinlemişler” suçlamasıyla ABD’de de ortaya çıkmaya başladığı görülüyor.
Kısacası bir dönem kapanırken, onun temel direklerinden biri çöküyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder