13 Ağustos 2010 Cuma

Vanity Press

Masrafları yazarca karşılanmak üzere kitap yayımlayan yayınevi...
Metninizi bu yayınevlerinden birine gönderiyorsunuz, metninizi öve öve bitiremiyor ve yayımlamayı öneriyorlar. Allak bullak oluyorsunuz. İmzalamanız için size verdikleri sözleşmede metninizin basımını sizin finanse etmeniz gerekeceği, bunun karşılığında yayıncının kitabınız hakkında sayısız makale yazdırmak ve hatta, niye olmasın, gurur okşayıcı edebi ödüller kazanmanızı sağlamak için uğraşacağı belirtiliyor. Sözleşmede yayıncının basması gereken kitap adedi açıkça belirtilmiyor, yalnız satılmayan kopyaların "sizin satın almayı talep etmeniz haricinde" yok edileceği üzerinde ısrarla duruluyor. Yayıncı kitabı üç yüz adet basıyor, yüz adedi bunları yakınlarına verecek olan yazara, iki yüz adedi gazetelere ayrılıyor, gazetelerse hemen çöpe atıyor.
Yayınevinin gizli tuttuğu kendi dergileri vardır, bu dergilerde çok geçmeden bu "önemli" kitap şerefine yazılar çıkacaktır. Yazar, yakınlarının hayranlığını kazanmak için, diyelim yüz nüsha daha satın alır (yayıncı bunları bir an önce basar) Bir yılın sonunda satışların çok iyi gitmediği ve baskıdan kalanın (söylendiğine göre on bindir)yok edileceği bildirilir kendisine. Kaç adedini satın almak ister? Yazar sevgili kitabının yok olacağı fikir karşısında müthiş hüsrana uğrar. Bunun üzerine üç bin adet satın alır. Yayıncı o zamana kadar ortada olmayan üç bin kitabı hemen bastırıp yazara satar...

Umberto Eco

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Hemmen yayinevi kuruyorum.
Antikien