2009 yılının Aralık ayının başlarıydı...
Teröristler Tokat'ın Reşadiye ilçesinde bir askeri aracı pusuya düşürerek 7 askeri şehit ettiler.
Yüzsüz yalancılar salt orduyu yıpratmak için "Eylemi Ergenekoncular Yaptı" diyecek kadar ahlaksızlaştılar.
Oysa acı, salt 7 askerin şehadetinde değildi, o erlerin göğsünde sallanan künyenin öbür yüzü büyük dramlar saklıyordu!..
Şehit erlerden biri Hataylı Fatih Yonca'ydı... Onun dramı, yoksulluğun ölüm kadar acı olabileceğini de çok güzel anlatıyordu.
Subaylar şehitle ilgili haberi ailesine vermek için Hatay'ın İskenderun ilçesi kırsalında bir köye gittiler. Köüyün dağlık kesiminde iki odalı, briketten yapılma, kapısı naylonla kapatılmış, sıvasız derme çatma bir evle karşılaştılar!
Subayların acısı karşılaştıkları manzara karşısında daha da büyüdü. Anne Gülsüm Yonca subayları gördüğünde ağıt boğazına yapıştı ve yoksulluğunu her zerresinde hissettiği bedeni dermansız kaldı!..
Gülsüm, eşinin kendisini boşayarak dört çocuğuyla birlikte terk ettiğini, Fatih'in ise askere gitmeden önce hem okuyup hem de evin geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Talihsiz kadının daha sonra söyledikleri ise kimilerinin yüzüne bir şamar olacaktı:
"Fatih askere gittikten sonra da 39 lira 14 kuruşluk onbaşı maaşını bana gönderiyordu. Kaymakamlığın verdiği gıda ve kömür yardımları ile komşuların desteği bizi ayakta tutuyordu...
(Mehmet Faraç'ın Terör ve Toplum köşesinden alınmıştır.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder