Yetenek Sizsiniz yarışmasında bana en komik gelen şey, Türkiye'de yetenekli insan olmadığını falan görmek değil, esas, üç tane aşırı kısıtlı yeteneğe sahip insanın yetenek konusunda bilirkişiliğe soyunmuş, insan seçmeye oturması.
Not: Yargımı şu gerekçelere dayandırıyorum.
Acun: İnsanlarla ilişki kurma becerisini yetenek sayarsak, Türkiye'nin yarıya yakını aşırı yetenekli çıkar. Çünkü tüm sistem bunun üstüne kurulu. Çok rahat olduğunu kabul etmek gerekir ama o da yetenek sayılmaz. Yetenek avcısı mı? Bugüne kadar öyle bir kişiliği piyasaya sürdüğüne de şahit olmadık.
Hülya Avşar: Her şeyi yapabileceğini sanan ama hepsinde çuvallayıp, o histerik kocakarı gülüşüyle durumu idare eden, kütük gibi dursa da yine en iyi yaptığı şey oyunculuk olup, onu da bir türlü yapmayan Hülya Avşar yüzde 90 yeteneksizdir. Teniste iddialı olması kendini bilmeme yeteneğini, oyuncu-medya ikonu olup balina gibi dolaşması da rahatlığını göstermektedir.
Ali Taran: Vicdan sömürüsüne dayalı, ağlamık reklamı araklayıp, Türk usulü reklam yaftası yapıştırarak sahiplenen, duygulu-ağdalı müzik + gözü yaşlı çocuk'a dayalı klişesiyle ve türk tipi imalarıyla yerinde sayan reklamcı sınırlı bir yeteneğe sahiptir. Aralarında en ciddi yeteneğe sahip kişi de odur.
Alternatif Jüri: Sergen Yalçın - Reha Erdem - Suat Atalık
Ayrıca arkadaşların yeteneğin ne olduğuna bir türlü karar veremediği de gözümden kaçmıyor. Sanki sadece yarışma günü, program başladığında görüşüyorlar. Bu organizasyon dans yarışması mı, şarkı yarışması mı yoksa eski sihirbazları popüler etme yarışması mı, bu konuda da bir fikir birliği yok. Ne biçim yarışma arkadaş bu? Otel animatörlerini karşı karşıya getiren bir konsept daha uygun olmaz mıydı? Nasıl olsa olay kendiliğinden buraya gelmiş durumda...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder