1791'de çoğunluğu kölelerden oluşan halk Fransız Sömürgeciliği'ne karşı ayaklandı. 1801'de tam bağımsızlığına kavuştu, plantasyonlarında özgür işçiler çalışmaya başladı. Bu yıldan itibaren Haiti halkı, "Şeytanla İşbirliği" yaptığı için sürekli ambargolara, saldırı, işgali destabilizasyon çabalarına hedef oldu. Fransa 1825 yılında Haiti'ye uyguladığı ambargoyu kaldırmak için kaybettiği kölelere karşı 150 milyon franklık (Fransa bütçesi kadar) bir tazminat istedi. Haiti bu tazminatı 1947'ye kadar ödedi. Haiti halkı1957-86 arasında ABD'nin adamı, ülkeyi emperyalizmin çifliğine çeviren, Duvalier'in kanlı rejimine karşın, hep özgürlüğü için savaştı, geleneğini terketmedi.
Bu gün, Aralık 1990 seçimlerinde Jean Bertrand Aristide'in oyların yüzde 75'ini alarak devlet başkanı seçilmesiyle başlıyor. Aristide, Duvalier diktatörlüğünü deviren Lavalas (sel) hareketinin, toprak reformunu, yeniden ağaçlandırmayı, halkın gereksinimi olan altyapı hizmetlerini, asgari ücretin yükseltilmesini, sendikalaşma hakkını içeren platformuyla seçildi. Duvalier döneminde, neoliberal politikalar, ABD'den gelen ithalat, krısal üretimi yıkmış, Porte au-Prince gibi kentlerde yok pahasına hiç iş güvencesi olmadan çalışmak zorunda kalan, derme çatma gecekondularda, denetimsiz inşa edilen çürük evlerde yaşamaya mahkum yoksul bir halk tabakası yaratmıştı.
ABD, 2001'de Hiati işbirlikçi burjuvazisinin Aristide Hükümeti'ne karşı düzenlediği darbeyi destekledi, ancak Lavalas hareketini pasifize edemeyince, 1994'te neoliberal bir programı uygulamayı kabul etmesi koşuluyla Aristide'in iktidara dönmesine izin verdi. Aristide bir taraftan neoliberal programa direnmeye, öbür taraftansınırlı da olsa reformları uygulamaya, bir şeyler yapmaya çalışıyordu, en azından asgari ücreti arttırdı. Ancak bu, ülkedeki yabancı yatırımcıların, ihracatçıların işine gelmiyordu. Aristide geçmişte Fransa'nın aldığı tazminatı geri isteyince, 2004'te ikinci bir darbe düzenlendi. ABD bu darbeyi doğrudan destekledi. Artistide'i kaçırarak ülke dışına sürgüne götürdü. 2006 seçimlerini yine yüzde 70 oyla Lavalas'ın adayı kazandı. Ancak, ABD, "uluslarararsı topluluk" Haiti'yi kişi başına en çok sivil toplum örgütü olan ülkeye dönüştürmüştü, bunlara akıttıkları fonlarla hükümeti etkisiz bırakıyordu.
Lavalas hareketinin en önemli özelliği, Zizek'in de vurguladığı gibi, hükümete gelmekle birlikte halk tabanıyla, örgütlenmesiyle bağlarını asla kaemsmiş, ona hizmet vermek için çabalamış olmasıydı. Bu halkla kopuk, yalnızca sermayeye hizmet veren "normal demokrasi" anlayışıyla uyuşmuyordu.
Haiti'de deprem yıllardır bekleniyor ve 2008'de gazeteler çok büyük bir depremin gelmekte olduğunu yazdı. Ama halkının yüzde 75'i günde 2 dolara gelirle geçinmek zorunda kalan, GSMH'si 7 milyar doları aşamayan, yaklaşık iki milyar dolar dış borçla boğuşan bir ülkede depreme karşı nasıl tedbir alınabilir ki?
Bu sırada ilk aşamada ABD'nin Haiti'ye yardımdan çok asker gönderdiği de dikkat çekiyor....
(Ergin Yıldızoğlu'nun aynı isimli yazısından tarafımca derlenmiştir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder