23 Ağustos 2007 Perşembe

ARKADAŞLARLA ARKAİK SOHBETLER 1

Sayko: Dedem söylediydi. Bir yüzbaşı osurduğunda tüm tabur “Çok yaşa!” diye bağırırmış.

Ben: Bu doğru. Daha geçen gün bir yüzbaşıyla karşılaştım. Dişlerine baktım, tam 437 yaşındaydı.

Gamlı: Filmlerde osuruk efekti kullanmak peliküle zarar veriyormuş, o yüzdenmiş hiçbir kahramanın osurmaması.

Sayko: O zaman bi de şunu dinle: Kobra yılanları Kemal Sunal filmi görünce kıkır kıkır gülmeye başlıyormuş . Yılan yetiştiricisi bir arkadaş söylediydi.

Ben: Komedyenler de kendini aynada görünce ağlamaya başlar.

Gamlı: Bir yılana hapşırık tozu verilse grip olur bence.

Ben: İlk grip olduğumda garip bir şekilde orgazm olmuştum. Bir daha asla tekrarlanmadı.

Sayko: Biraz önce yalan söyledim. Öyle bir arkadaşım yok. Karafatma terbiye eden var ama...

Gamlı: Ben de yalan söyledim. Beynimde dönenlerden başka hiçbir şey yaşamadım bugüne kadar.

Ben: Hiç yalan söylemedim ben. Hep başkalarının yalanlarını tekrar ettim.

Sayko: Terbiyeci arkadaşıma bakın! Üstümüzde. Bize bakıyor.

Gamlı: Ne kadar büyükmüş! Sanki altımızda da aynısından var.

Ben: Üçümüz aynı anda konsantre olup beyin dalgaları gönderirsek onu alık olduğuna inandırabiliriz.

Sayko: Böylece?

Gamlı: Böylece çırak olarak kullanabiliriz onu!

Sayko: Bir çırağa hizmet etmek benim için şereftir.

Ben: Benim için de...

Gamlı: Ben sıkılırım aslında...

Hiç yorum yok: