Goldman Sachs finans kurumunun bu yıl çalışanlarına sadece BONUS ödemelerinin tutarı 50 milyar sterlin! Bunun çoğu da müdürlere gidiyor. Bu haberi veren Guardian gazetesi, bir milyon işsiz okumuş insan var diye başlık atıyor. Bu çılgınlık ve densizliğin sonu ne-reye varacak? İkinci Dünya Savaşından sonra Batı “Altın Çağı”nı yaşarken her ucundan tutanın bu zenginlikten bir pay koparmaya çalışması belki normal karşılanabilirdi. Fakat şimdi Batı’da işsizlik % 10’un altına inmezken bu “Han-ı Yağma”yı normal karşılamak mümkün mü? Bu arada hem Batı’da, hem de bütün dünyada ülkeler içi gelir dağılımı hızla bozuluyor. Bir yanda milli gelirden nüfusun en zengin yüzde 20’sinin aldığı pay artarken en yoksul yüzde 20’nin payı düşüyor. Hele en zengin %3’e baktığınız zaman bu grubun gösteriş düşkünlüğüne sınır yok. Bu yalnız bizim ülkeye has bir durum da değil. Bütün dünya böyle. Yani bir yanda memnun olunacak bir gelişme var: Yoksul ülkeler, - buna Çin, Hindistan, Brezilya gibi çok nüfuslu ülkeler de dahil- hızla büyüyorlar, fakat ülkeler içi gelir dağılımı hemen her ülkede bozuluyor, işsizlik ve yoksulluk artıyor.
Örneğin enflasyon düzeltmesi yapıldıktan sonra Amerika Birleşik Devletlerinde 1973’ten 1995’e kadar gayrisafi millî hasıla %38 oranında artarken, Amerika’da, idari işler dışında çalışanların saat başına geliri %14 oranında düşüyor. ABD’lerinde hiçbir zaman %4’ün, %5’in üstünde işsizlik olmazdı, şimdi %10’lardan bahsediliyor.
Avrupa’daki artan işsizlik oranı bir ara piyasaların oynak olmamasına, ya da işçi haklarının bunu körüklediğine bağlanırdı. Şimdi ise kabul ediyorlar ki artık işsizlik, bütün dünyayı sarsan bir hastalık halindedir. Tevekkeli değil, iki yıl önce Nobel odülünü kazanan Robert Lucas, “dünyada gelir dağılımı hiçbir zaman bu kadar eşitsiz olmamıştı,” diyor.
Fakat bu sistem böyle devam eder mi tüm dünyada? Bu kadar işsiz varken, bu kadar muhtaç insan varken biz, hâlâ kendimizi demokrasi her şeye çare buluyor, diye aldatabilir miyiz? Amerika‘da bugün artık bıçak kemiğe dayanmak üzeredir ve hükümet, Republican Party vesaire bunu görmüyorlar. Görmedikleri için de toplantı üstüne toplantı yapılı-yor. Amerika bu olanlara karşı koyabilecek mi?
Kapitalizm’in batı dünyasına çok büyük katkısı inkar edilemez. Batı ülkeleri en az 300 yıldır kapitalizm’le yaşadılar, zenginlediler ve işçileri de dahil, müreffeh oldular. Fakat dünya düzenine rötuş yapmadan, işsizlere, yoksullara da bir pay vermeden bu sistem devam edebilir mi? Çin’de tarım verimliliği, değil Amerikan düzeyine çıkmak, Amerika’nın yarısı kadar düzeye çıkarsa Çin’in ortaya dökeceği işçi sayısı 300 milyon.
Amerika’da bugün kriz var derken bir baktık CEO’ların aldıkları üc-retle normal işçinin aldığı ücret arasındaki fark daha da büyümüş. Örneğin Walmart Şirketi’nde, oranın müdürünün aldığı birim para ile ücretlilerin aldığı birim para arsındaki fark 900 misli. Şaka değil bu. 900 misli. Türkiye’de en zengin %20’nin payı, millî gelirin %47’si. En fakir %20’nin payı %6’nın altında. Bu sistem, bu şekli ile devam edebilir mi?
Aslında Davos toplantıları ve haberleri ile finans müesseselerinin hiç geme gelmez durumları, Batı’daki çürüklüğün derecesini gösteriyor. Bir yanda Afganistan’da savaş devam ediyor, bir tarafta Amerika Birleşik Devletlerinin Cumhuriyetçi milletvekilleri hâlâ zenginlerin vergilerini düşürmek peşinde. Avrupa Birliği’nin temelleri sallanırken, Batı zenginleri, başlarını kuma gömerek günlerini gün ederken yeni bir dünyanın nasıl kurulacağını düşünen pek yok. Artık gün gibi aşikâr ki bugün süren kapitalist düzene bazı rötuşlar gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder