29 Mayıs 2010 Cumartesi

Ayaktakımı Arasında - 3. Perdeden

SATİN: Evet... İlginç bir ihtiyardı! Nastyonka da âşık olmuş ona...
NASTYA: Belki olmuşumdur...oldum be! Gerçekten herşeyi görüp...anlıyordu.
SATİN: (Gülümser) Evet sahiden. Çoğumuz için...dişsizin bulduğu ekmek içi gibiydi...
BARON: (Gülerek.) Çıbanlara merhem gibiydi...
KLEŞÇ: Şefkatli adamdı...ama sizde hiç merhamet yok.
SATİN: Sana acısam ne işe yarar?
KLEŞÇ: Bırak acımayı, kırmamayı bile beceremiyorsun ki...
TATAR: (Sedirde doğrulu ve yaralı kolunu bebek sallar gibi sallar) İyi adamdı ihtiyar... yüreğinin kanunu vardı! Yüreğinde kanun olan adam iyidir! Kanundan ayrılan esas kendisi kaybeder.
BARON: Nasıl kanunmuş bu prensim?
TATAR: Kanun işte...çeşit çeşit vardır...bilirsin...
BARON: Söyle de öğrenelim.
TATAR: İnsanları incitme! İşte kanun budur!
.....
SATİN: Odun kafalılar sizi... İhtiyara tek söz edemezsiniz bile! (Daha sakin) Sen Baron, hepsinden betersin! Hiçbir şeyden anladığın yok; boş boş konuşuyorsun! İhtiyar şarlatan değildi. gerçek mi? İnsandır gerçek! Sizin haberiniz yok ama o bunun farkındaydı! Sizi inekler, taş kafalılar! Ben ihtiyarı anladım! Evet, yalan söylüyordu ama size acıdığından! Şeytan alsın hepinizi! Yakınlarına acıdığı için yalan atan öyle çok insan biliyorum ki! Okumuştum! Güzel, coşku ve esin dolu yalanlar söylerler!... Avutan, uzlaştıran yalanlar vardır...işçinin kolunu ezen yükü mazur gösteren, hatta açlıktan ölenleri suçlayan yalanlar...bilirim yalanı! İradesi zayıf olanlara ve başkasının özsuyuyla beslenen asalaklara gereklidir yalan... Kendi kendisinin efendisi olan, bağımsız ve açgözlülük etmeyen inana neden gereksin yalan? Yalan, kölelerle efendilerin dinidir...gerçek ise özgür insanın Tanrısı!
BARON: Bravo! Nefis bir anlatım! Katılıyorum! Aynı dürüst insanlar gibi konuşuyorsun!
SATİN: Dürüst insanlar bile dolandırıcılar gibi konuşuyorlarsa...neden bir dolandırıcı da ara sıra dürüst insanlar gibi konuşamasın?
....

Maksim Gorki

Hiç yorum yok: