28 Kasım 2011 Pazartesi

Artık Başladı

Meydan işgallerine bakarken, sağda Fukuyamanın, solda Tarık Alinin neredeyse aynı saptamalarda buluştuğuna dikkat çekmiştim: Şirin çocuklar, gençlerin yeniden siyasete katılması harika... Ama ortada bütünsel bir program, geniş kitle desteği ve örgüt yok... Olanlar büyük ölçüde simgesel (The Guardian, 15/11). Bu saptamalar andaki gerçekliği yansıtıyor olabilir. Ama Fukuyama bir yana, Tarık Ali gibi eski tüfeklerin”, “komünist partilerinde bu hareketi örgütleyecek, kitleselleştirecek önerilerden, bütünsel programdanyoksun olması da aynı gerçekliğin parçası. Meydan işgallerinin oluşturduğu hareketyaratıcı olmayı, “geleneği yenilemeyi gerektiriyor! Bu yeni hareket yaratıcı olmayı gerektiriyor, çünkü gelenek”, kimi unsurlarını içinde barındırsa da yeni bir durumla karşı karşıya; bu nedenle hazır, siyasi talepleri, pratik örgütsel cevapları yok. Öyleysegeleneğinayakta kalabilmesi yolunda devam edebilmesi için bu cevapların bulunarak yenilenmesigerekiyor. İyi de bu durumun geleneğin önüne getirdiği sorular neler? Soruları aramaya, bu yeni durumun kaba bir zaman-mekânharitasını çıkarmayı deneyerek başlayabiliriz sanırım.
İlk geniş çaplı, şiddetli öğrenci olayları 2010 yılının mayıs ve kasım aylarında İngilterede patlak verdiyse de bunların yenidurumunoluşturduğu kümeye ait olduğunu o zaman söylemek olanaklı değildi. Bu yeni durum 17 Aralık günü Tunusta patlak veren kitle eylemleriyle başladı. Cezayir, Mısır (Tahrir), Bahreyn, ABDde Wisconsin işçi protestoları ilk kez, Burası Tahrir Meydanıdiyerek, alakasız gibi görünen iki olayarasında bağlantı kurdu. Bu bağlantı bize evrensel bir hareketle dolayısıyla yeni bir durumla karşı karşıya olduğumuzu düşündürdü. Sonra İspanyada Porto del Sol, Yunanistanda Sintagma, hiç beklenmedik bir biçimde Wall Street işgali geldi... Bunu İngilterede St. Paul Meydanı işgali izledi. Başka birçok kentte işgal olaylarıbaşladı. İngilterede Londranın Tottenham mahallesinde patlak veren isyan, yağma, başka mahalleleri ve kentleri de etkiledi.
İngiltere devletinin bu olaylara cevabı, kimi düşünceleri suç kategorisine almaya, 9 Kasımda, lise öğrencilerinin de katıldığı protesto yürüyüşünde plastik mermi kullanma tehdidine kadar varan bir polis şiddeti, kapalı devre TV kameralarını, en son yüz tanıma tekniklerini, Twitter, Facebook gibi ağları da kullanarak gerçekleştirilen 3000den fazla tutuklu, alabildiğince ağır cezalar oldu.
Tüm bu protesto ve işgal olaylarına katılanların sayısının 7 milyarlık dünya nüfusu içinde binde birlerle bile ifade edilemeyecek kadar küçük olmasına karşın, yarattıkları haber ve tartışma dalgasının dünya medyasını, web sayfalarını doldurduğunu görüyoruz. Filozoflar, siyaset bilimciler, ekonomistler, herkesbuyeni durumüzerinde düşünüyor, yazıyor. Bunlardan olaylara katılanların toplumsal profilinin, teknolojilerinin, davranış biçimlerinin, yaşadıkları toplumlardan bağımsız bir benzerlik taşıdığını öğreniyoruz. Hepsi birden tek evrenselbirküme(küme teorisi bağlamında) oluşturuyorlar. Toplamları bukümenin büyüklüğünü aşıyor.
Bu yeni durumunbileşenlerinin oluşturduğu kümeninzamanınabakınca, neden bu kadar önemli birdurumlakarşı karşıya kaldığımızı anlayabiliyoruz. Bu yeni durum”, ekonomik, siyasi (uluslararası hegemonya ve liberal demokrasi), ideolojik (serbest piyasa söylemi), psikolojik (hazlara odaklı tüketimin bireyinin finansal durumu) ve nihayet ekolojik (küresel ısınma ve gıda, su) krizlerinin çakıştığıyerdeortaya çıktı. Kapitalizmin krizden çıkmak için arzuladığı, daha fazla üretimin, daha fazla tüketimin tüm diğer krizlerin daha da ağırlaşmasını getirecek olması, genel bir uygarlık kriziyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Meydan işgalleri, işte bu krizlere karşı bir tepkiyi temsil ediyor, insanlık böyle devam edemez diyor. Bu noktada komünist geleneği”, “peki öyleyse ne yapmalı”, “nereden başlamalıve nasılsorularını sormaya zorluyor.
Cesaret, bu uygarlık krizinin ve ona neden olan kapitalizmin aşılabileceğine inanmaya devam etmekle ilgiliyse, sabırın da, düzenin, hareketi, yeniden kapitalizmin, demokrasinin dünyasını kabul etmeye çekecek uzlaşma önerilerine, jestlerinekulakları kapayarak telaşa kapılmadan, çalışmaya, bu sorulara geleneğiyenileyecek, insanlığın önünü açacak cevaplar bulmak için çabalamaya ait olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık başladı...

Ergin Yıldızoğlu

Hiç yorum yok: