17 Nisan 2009 Cuma

Buluştuğumuz Yer Burası

(John Berger Lizbon'da gezerken gördüğü, yıllar önce ölmüş annesiyle sohbet ediyor.)
Başlangıçta bir yanlışlık vardı, diye devam etti. Her şey bir ölümle başladı.
Anlamadım.
Bir gün, benim durumuma geldiğinde, anlarsın. Yaratılış bir ölümle başladı.
Şapkasının üzerinde iki beyaz kelebek dönenip duruyordu. Belki onlar da annemle gelmişlerdi, çünkü kemerlerin üstünde, o yükseklikte bir yerde kelebekleri çekecek bir şey yoktu.
Başlangıcın bir doğumla olması akla daha yakın değil mi? diye sordum.
herkesin yanıldığı nokta da bu işte, sen de düşündüğüm gibi bu tuzağa düştün.
Demek her şey bir ölümle başladı diyorsun!
Kesinlikle. Sonra bunu doğumlar izledi. Doğumlar oldu, çünkü başlangıçtaki ölümden sonra hasara uğrayan şeyleri onarma olanağı yarattı doğumlar - bu yüzden doğum var. Biz bu yüzden buradayız, John. Onarım için.
Ama sen gerçekten burada değilsin, değil mi?
Ne kadar aptalsın! Biz - hepimiz - hepimiz buradayız. Tıpkı senin ve yaşayan varlıkların burada olduğunuz gibi. Siz ve biz, kırılan bir şeyleri onarmak için buradayız. Bu yüzden var edildik biz.
Nasıl var edildik?
Ola geldik.
Sanki kimsenin bir seçim yapma hakkı yokmuş gibi konuşuyorsun!
Neyi istersen seç. Yapamayacağın şey her şeyi birden ummak.
Hâlâ yüzü sevinç içindeydi.
Elbette.
Koca bir büyüteçtir umut - bu yüzden fazla ileriyi görmeni önler.
Neden gülümsüyorsun?
Yalnızca başarılabilecek şeyler için umut besleyelim! Birkaç şey onlarılsın yeter. Birkaç şey az değildir. Onarılan bir şey binlerce başka şeyi değiştirir.
Yaa?
Şuradaki köpeğin zinciri çok kısa. Onu değiştir, uzat biraz. O zaman gölgeye kadar gidecek, orda yatıp havlamaya son verecek. Bu sessizlik de mutfaktaki anneye oraya kafeste bir kanarya istediğini hatırlatacak. Kanarya şakıdığı zaman anne daha çok ütü ütüleyecek. Yeni ütülenmiş bir gömlekle işe giden babanın omuzları daha az ağrıyacak. Böylece eve döndüğünde belki bazen, eskiden olduğu gibi, yeniyetme kızıyla şakalaşacak. Kız da fikrini değiştirip bir kere olsun bir akşam sevgilisini eve getirecek, baba da delikanlıya birlikte balığa çıkmayı önerecek... Şu koca dünyada bunu kim bilebilir? Sen sadece şu zinciri gevşet.
Köpek hâlâ uluyordu.
Öyle şeyler vardır ki, bunları onaramak için en azından bir devrim gerekir, diyecek oluyorum..
Sana öyle geliyor John.
Bana öyle gelmiyor, koşullar böyle.
Bana sorarsan sana öyle geliyor.
Niçin?
Çünkü öylesi daha az kaçamaklı. Koşullarmış! her türlü özürü örter bu kelime. Söyledim ya, ben onarıma inanıyorum, sonra bir şey daha var.
Neymiş o?
Arzunun kaçınılmaz oluşu. Arzuyu durduramazsın.
O ana taburesinden kalktı, korkuluk duvarına yaslandı.
Arzu durdurulamaz. Geçen gün içimizden biri açıklıyordu bunun nedenini. Ama ben daha öneceden de biliyordum. dipsiz bir kuyu düşün, bir hiçlik düşün. Mulak bir hiçlik. Orada daha o anda bir çağrı vardır - beni dinliyor musun?? Bir şey için çağrıdır Hiçlik. Başka türlü olamaz. Var olan da yalnızca o çağrıdır, yalın bir çağrı çığlığı. Bir özlem. Böylece hiçbir şeyden bir şey yaratma denen o sonsuz bilmeceye geliyoruz...

Hiç yorum yok: