GECE YAĞMURU
Gecenin hangi vakti
Bilmiyorum ama,
Derinlerde sersemlemiş
Bir balık gibi
Uykunun akıntısından kurtulup
Karınüstü yukarı çıktığımın farkındayım,
Bir de horozların ötmediğinin...
Davullar çalıyor burada güm güm,
Galiba her yerde
İnatçı bir çabayla tekdüze şekilde
Saman çatımızın, kulübemizin üzerinde,
Şimşek gibi yarılmış
Ot demetlerinin, uzanamadığım
Çatı kirişlerinin arasında.
İniyor kocaman damlalar,
Rüzgârda sağanağa tutulmuş
Portakallar, mangolar gibi düşüyorlar
Belki de şöyle söylemeliyim
Ahşap kâseler içinde, toprak kaplar içinde
İplerinden kopmuş tespih taneleri gibiler sanki.
Dolanıyor ortalıkta annem şimdi
Düzenliyor ufacık odamızı, yeri.
Karanlık olmasına rağmen
Tanıyorum deneyimli ayak seslerini
Döşemeyi basan karıncalar gibi
Kaçıyorken sel sularından
Bidonlarını, çuvallarını,
Fıçılarını. Kaygılanmayın öyleyse
Ama çevirin, kardeşlerim, ters çevirin
Diğer insanların uzandığı
Kabarmış minderlerinizi.
Şapka ya da baykuş büyüsünden
Daha derin bir büyüden içtik bu gece
Belki de uçamayacak ıslak kanatlar
İroko ağacının üzerinde sırılsıklam,
Dikiliyorlar bomboş yürekleriyle,
Kımıldamayacaklar bu yüzden, hayır
Hatta şimdilik şafakta bile
Kaçmalılar saklanmak için.
Öyleyse bırakın yuvarlanalım biz sırtüstü,
Dans edelim ülkemiz boyunca
Davulların ritimleriyle yeniden,
Denizin eliyle birleşen, kocaman
Huzur verici elinin altında
Uyuyalım uykusunu suçsuzların, özgürlerin.
ABİKU (*)
Geliyorsun, gidiyorsun farklı zamanlarda,
Dışarıda, baobab ağacının üzerinde kal,
Akraba ruhlarını mutlu ettiğin yere git
Ev içleri yetmiyorsa sana.
Doğrudur, sel kıyılara ulaşınca akıyor saman
çatımız,
Yarasalar, baykuşlar
Ağlıyorlar sık sık geceleri saçaklarda,
Harmatan (**) rüzgârında bambu duvarlar
Bekliyorlar canlı balıkları
Askılarda kurutan ateşi.
Yine de, sağlıklı yiyecekler vardır birikmiş
Güneşe uzanan birkaç parmak için,
Daha fazlası için.
Artık bacaklarını ayırıp oturma eşiğe
Ama gir içeri ve kal
Geri dönmemek üzere. Biliyoruz sırtında,
Göğsünde kılıçbalığı çenesi gibi
Testere dişli bıçak yaraları,
Bu evin kefili olarak
Kertilmiş iki kulağın
Önceki doğuşunun ezgileridir hepsi.
O zaman içeri gir, gir içeri ve kal
Çünkü bedeni bitkin annenin
Bitkin, ekşiyor sütü
Kal orada nice ağızların yürekleri mutlu ettiği
yerde.
(*) Abiku: Yoruba mitolojisinde ergenliğe erişmeden ölen çocuklara verilen isim. Aynı zamanda, Abiku adı verilen bu ölüme neden olan kötü ruh. Abiku sonucu ölmüş bir çocuğun yeniden doğacağına inanılır. Bu nedenle tanınması için bedeninde bir yara izi açılır.
(**) Harmattan: Aralık, ocak, şubat aylarında Sahra Çölü'nden Gine Körfezi'ne doğru esen kuru ve toz yüklü bir Batı Afrika rüzgârı.
Şair, oyun yazarı, gazeteci John Pepper Clark, 6 Nisan 1935'te Nijerya Kiagbodo'da doğdu.
(Şiirler Cevat Çapan'ın Cumhuriyet Kitap Eki'ndeki Şiir Atlası köşesinden alınmıştır)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder