20 Kasım 2008 Perşembe

Nasıl Bir Ülke?

Bir sapık için önerge verilip, tecavüz edenler evlenerek kurtulsun diye evlilik yaşının ondörde düşürülebildiği ülke.
Rantçılar için meclisten onay çıkarılıp imar kanunlarının, mısır alım kotalarının değiştirildiği bir ülke.
Ülkenin malını yabancı sermayeye pahalıya sattı diye üstleri tarafından azarlananların yaşadığı, her türlü kazanımın peşkeş çekilip yokedildiği ülke.
Zaman aşımından yırtan hırsızların, vatan hainlerinin itibarlarında tek bir eksilme olmadan güle oynaya yaşadığı ülke.
Solcu geçinenlerin seçim öncesi kara çarşaflı kadınlara rozet taktığı, bağrına bastığı ülke.
Vakıflardan gelen paralarla kalemşörlük yapmayı demokratlık sananların medyada itibar gördüğü ülke.
Demokrasi gibi hassas kavramların anlamlarının emperyalizm emriyle değiştirilip rejim düşmanlarının emrine sokulduğu ülke.
Liboş denen ve fikirleri iktidardaki partilere göre değişenlerin büyük gazeteci sayıldığı ülke.
Ülkemiz rüzgar, akarsu gibi doğal zenginliklerle enerji cennetiyken dışarıdan elektrik alan ve bununla da yetinmeyip, doğalgazdan üretilmişini seçerek daha pahalıya alan ülke.
Dışarıdaki güçler istiyor diye tarımını yokeden, tarım işçilerinin işsiz kalmasına ve göçüne neden olan ülke.
Yabancı yatırımcıya yüzde on yedi faiz verip havadan zengin eden, ihracattaki büyümeyi temel maddelerin dış alımına bağlayan, yani kendisini ekonomik açıdan sömürgeye dönüştüren ülke.
Almanya’daki savcılar Deniz Feneri derneğini suçüstü yakalayıp tüm yöneticilerini dolandırıcılıktan cezalandırmışken, o derneği topluma yararlı statüsüne sokan ve üstün hizmet madalyası veren ülke.
2B kanunu çıkartıp tüm ormanlarını yaktırmayı içine sindiren ülke.
Bir buçuk milyon kişinin öldüğü Irak’taki işgalci güçle BOP’ta eşgüdümlü başkanlığa balıklama dalan müslüman ülke.
Ne idüğü belirsiz sahte haham Tuncay Güney’in dış kaynaklı bir gizli servis tarafından kendisine servis edilmiş belgelerine dayanılarak oluşturulan mantıksız bir terör örgütü kurugusuyla ulusunu seven aydınlarının hapse atıldığı ülke.
Krize kriz demeyen, kapanan kepenkleri işsiz kalan insanları görmezden gelen ülke.
Bir partinin her şeyde çuvallayıp, üniversite öğrencilerini, işçilerini, tarım emekçilerini memnuniyetsiz bıraktıktan, gelir dağılımını hortumcular lehine ters yüz ettikten sonra sadece erzak dağıtıp bir de dindarız diyerek oyları toplayabildiği ülke.
Burs ve öğrenci yurtları imkanlarının bilerek güdük tutulup öğrencileri tarikatların kucağına iten ülke.
Gidilip ABD’nin ve o ülkenin himayesinde alimlik buyuran ulemaların elleri öpülmeden yönetime gelinemeyen ülke.
Düşünen insanlarının, aydınlarının kendilerini temsil edecek parti bulamadıkları bir ülke.
Bir tek televizyonu koruyup ellerinde tutamayan, her şeyden uyuz, her şeyle kavgalı solcularla muhalefet oluşturamayan ülke.
Devrimci kişiliğiyle tüm toplumlara örnek oluşturmuş, yıkılmış bir imparatorluğun küllerinden çağdaş, ilerici, kendine yeten, bağımsız bir yapı ortaya koymuş, şimdi içeride fink atan emperyalist güçlerle bir kedinin fareyle oynadığı gibi oynamış bir dehaya, özellikle de şu hassas dönemde bel altından vuran insanların bu işi safça yaptığına inanılan, tepki gösterenlerin faşistlikle suçlandığı ülke.
Ezberi ve dimağı bozulmuş insanların ezbere ezber bozmaya çalıştığı ülke.
Çok demokrat olup da gazeteci seçen, kendi ‘özgür basını’nı yaratıp diğerlerini sindirmeye çalışan iktidarların fink attığı ülke.
Kürt sorunuyla ilgili tek bir adım atmayan, tek bir yatırım yapmayan, Kuzey Irak’ta bölücü terör örgütünü kollayan yapıyla kardeşliğini ilan eden bir iktidarın sadece tarikatlarla o bölgeden oy toplayabildiği, oynanan büyük oyunun içine gömülürken ne yapacağını gerçekten bilemeyen ülke.
Dışarıda sanatçı olarak isim yapabilmiş ulusunu seven yaratıcılarını bezdirip, her türlü zorluğu çıkaran, sonrasında şikayet gelince de git o zaman bu ülkeden muhabettini yapan ülke.
Mahkeme sürecinde, yasak olmasına rağmen tüm gizli belgelerin biat etmiş basına servis edildiği ve bu konuda hiçbir yasal işlem yapılmayan ülke.
Bir iddianame uydurulup bir aydının gerekçesiz iki yıl hapiste tutulabileceği, sonuçta suçsuzluğu kanıtlansa da o yılları kaybettiğiyle kalacağı ülke.
Öldürülen Ermeni bir vatandaşının katillerinden birinin dış telefon görüşmeleriyle ilgili savcıların soruşturma istemine Adalet Bakanlığı'ndan izin çıkmayan ülke.
Yetimhanelerinin acınacak durumu bir İngiliz prenses tarafından ortaya çıkarılan ve çocuklara karşı işlenen yüzkarası suçlar konuşulacağına, ilgili ingilizin ayıplandığı ülke.
Olimpiyatlarda sporunun çöktüğü ortaya çıksa da hiçbir yetkilinin istifa etmediği ülke.
Ve daha sayılamayacak kadar çok saçmalığın doğalmış gibi her gün ekranlarda yer aldığı ve bunların gazetelerde alkışlandığı, halk tarafından da normal görüldüğü böyyük mü böyyük az gelişmiş ülke...

Hiç yorum yok: