19 Ekim 2013 Cumartesi

UNWARY CUNNING QUESTIONS

In movies, when zombies catch their victims, they don’t hesitate to devour them to pieces, so tell me, how come these creatures can multiply?

Now that not for once they could manage to get what they want why football players keep running over referee everytime to object his decision? Could they be moron?

A woman who has intercourse third times a week with his magician husband, still stays virgin, would anyway ask for divorce?

Consider they realized a quiz show called, “World’s Most Son Of A Bitch Gets 1 Million.” Wouldn’t the studio, its neighbourhood, even the district be flocked by thousands willing to participate it.

In accordance with the fact that Netherlands achieved to reduce the consumption by letting the drug use free, wouldn’t there be another government who’d say “We’re letting rape and killing free.” ?

If clone sexual partners age gets real, we’ll see anybody who’ll choose himself to make love?

Will there be a suggestion box in heaven?

Did you know, every individual in tourist packs that run from pillar to post after bienals, is also a performance artist.?

I wonder if the reason why beach volley is being played with two players could be for making audience concentrate only to asses and abdos, not to strategies or game tactics?

A person who is suffering in a vicious manner from hemerrhoids, may be able to increase his ki force?

-----------------------------------------

Filmlerde zombiler kurbanlarını yakaladıklarında şapur şupur mideye indiriyor. E, o zaman, bunlar nasıl çoğalmış lan!!!?

Her penaltı olduğunda aynı şekilde hakeme itiraz etmeye koşan futbolcular bir kez olsun sonucu değiştirebilmiş mi? Aptallar mı yoksa?

Sihirbaz kocasıyla haftada üç kez ilişkiye girip delice zevk alsa da bekareti hiç bozulmayan kadın yine de boşanma davası açar mı?

"Dünyanın en orospu çocuğu kişisine bir milyon kazandıran program" yapılsa o stüdyo, mahallesi ve semti hınca hınç dolar mı dolmaz mı?

 Hollandada uyuşturucu serbest bırakıldı tüketim düştü biz de tecavüzü, insan öldürmeyi serbest bırakıyoruz diyecek bir ülke çıkmayacak mı ?

Klon seks partneri devri başlarsa, kendi klonunu seçecek insan çıkar mı?

Cennette şikayet kutusu olacak mı?

Bienal bienal dolaşan turist sürülerindeki her bireyin aynı zamanda birer performans sanatçısı olduğunu biliyor muydunuz?

Plaj voleybolu oyun taktiği ve strateji olmasın insanlar kıçlara ve karın kaslarına konsantre olsun diye mi ikişerden oynanmaktadır?

İleri derecede hemeroid problemi çeken birisi ki gücünü ortaya çıkarabilir mi?

16 Ekim 2013 Çarşamba

Batı Sermayesi Göçmenleri Kullanıyor

Göç akımlarının Batı'da bir iktisadi işlevi var. İş pazarında bir kara borsa oluşması emeğin değerini düşürüyor ve sermayedarın artı değerini artırıyor. Özellikle İtalya'nın güneyindeki tarım arazilerinde yüzlerce kaçak işçi sadece ekmek ve su alınabilecek bir ücrete çalıştırılıyor, aynı durum kuzeydeki bazı fabrikalarda da geçerli. Hiçbir sermaye merkezi ülkesinde göç meselesinin üzerine esaslı bir biçimde gidilmemiştir çünkü göçler kısa ve orta vadede sistemin işine gelmektedir. Bundan doğan toplumsal tepki de Avrupa kısasında aşırı sağ tarafından manipüle edilmiş ve son yıllarda aşırı sağ oluşumlar (Fransa'da Le Pen ve taraftarları, İtalya'da Kuzey Ligi gibi) hep bu tepkiden beslenerek güçlenmiştir. Sorun toplum bazında özünden koparılarak sermayedarlar kârlı çıkmıştır.

 Bilimsel Sosyalist Alessio Arena

14 Ekim 2013 Pazartesi

Joe Eszterhas - 10 Golden Rules of Screenwriting

1. Don’t see too many new movies. Most movies in theaters today are awful. They will depress you. You will think to yourself: How can they have made this abominable script instead of buying and making mine? Spare yourself the anguish. Read a good book instead. 2. Don’t mince words. If the idea a studio executive gives you is a shitty one, don’t say “Well, that’s interesting, but…” Say “That’s a really shitty idea.” The people you’re dealing with aren’t stupid—they’re just vain. Deep in their hearts they know it’s a shitty idea. 3. Don’t let ’em convince you to change what you’ve written. A director isn’t a writer. Neither is a producer or a studio exec. You write for a living. You’re the pro. They’re amateurs. Dilettantes at best. Treat them that way. Make them feel that’s what they are. 4. Don’t pitch stories, write spec scripts. Why try to convince a roomful of unread egomaniacs that you can write a good script about something. Just sit down and write the damn thing. It’s much more honest to do it well than to promise to do it well. 5. Write it from your heart. Life is short; shorter than you think. Don’t do hack work. If a studio wants to give you an assignment to write something, do it only if it rings spiritual, psychic or sexual bells inside you. 6. Always lie about your first draft. I told people I’d been working on the script of Basic Instinct for years when I sold it for a record price. When the movie became the biggest hit of 1992, I told the truth: It had taken me 13 days to write it. 7. Remember family secrets. If you’re stuck for something to write about, think of all those things your family just doesn’t talk about. Somewhere in there lurks at least one good script. 8. In the company of the director, don’t bend over. No matter how charming he is, the director is not your friend and collaborator. He is your enemy. He wants to impose his creative vision on yours. He wants to take what you’ve written and make it his and then take credit for it. 9. Blacken your heart a little bit. My old and beloved agent, Guy McElwaine, told me “There is no heart as black as the black heart of an agent.” Even though he’d been my agent for a long time—and even though I truly loved him—the day came when I fired him. 10. Don’t let the bastards get you down. If you can’t sell your script, or if you sell the script and they bring in another writer to butcher it, or if the director claims in interviews that he really wrote your script, or if the actors claim that they improvised all of your best lines, or if you’re left out of the press junket, simply sit down and write another script. And if the same thing happens to you on that one, write another and another and another and another, until you get one up there that’s your vision translated by the director to the big screen.

9 Ekim 2013 Çarşamba

Devletin Günahı

"Her devlet, tıpkı her teoloji gibi
insanı temelde kötü ve günahkâr sayar."

(Michael Bakunin)

Günahtan
kurtulduğuna inanmak mutluluk veriyorsa,
bunun için gerekli olan,
insanın günahkar olması değil,
kendini günahkar hissetmesidir.

(Nietzsche)


''Devlet diyorum, herkesin, iyilerin ve kötülerin zehir içtiği o yere.
Devlet...
İyilerin ve kötülerin, herkesin kendini kaybettiği yer.
Devlet...
Herkesin yavaş yavaş intihar etmesine
'yaşam' adı verilen yer.''

~Friedrich Nietzsche

8 Ekim 2013 Salı

Sonsuz Bir Karanlığın İçinden

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum.
Işığı gördüm, korktum.
Ağladım.

Zamanla ışıkta yaşamayı öğrendim.
Karanlığı gördüm, korktum.
Gün geldi sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi...
Ağladım.

Yaşamayı öğrendim.
Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu;
aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu
öğrendim.

Zamanı öğrendim.
Yarıştım onunla...
Zamanla yarışılmayacağını,
zamanla barışılacağını, zamanla öğrendim...

İnsanı öğrendim.
Sonra insanların içinde iyiler ve kötüler olduğunu...
Sonra da her insanin içinde
iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.

Sevmeyi öğrendim.
Sonra güvenmeyi...
Sonra da güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu,
sevginin güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu
öğrendim.

İnsan tenini öğrendim.
Sonra tenin altında bir ruh bulunduğunu...
Sonra da ruhun aslında tenin üstünde olduğunu öğrendim.

Evreni öğrendim.
Sonra evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.
Sonunda evreni aydınlatabilmek için önce çevreni aydınlatabilmek
Gerektiğini öğrendim.

Ekmeği öğrendim.
Sonra barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.
Sonra da ekmeği hakça üleşmenin, bolca üretmek kadar
önemli olduğunu öğrendim.

Okumayı öğrendim.
Kendime yazıyı öğrettim sonra...
Ve bir süre sonra yazı, kendimi öğretti bana...

Gitmeyi öğrendim.
Sonra dayanamayıp dönmeyi...
Daha da sonra kendime rağmen gitmeyi...

Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim genç yasta...
Sonra kalabalıklarla birlikte yürümek gerektiği fikrine vardım.
Sonra da asil yürüyüşün kalabalıklara karşı olması gerektiğine vardım.

Düşünmeyi öğrendim.
Sonra kalıplar içinde düşünmeyi öğrendim.
Sonra sağlıklı düşünmenin kalıpları yıkarak düşünmek
olduğunu öğrendim.

Namusun önemini öğrendim evde...
Sonra yoksundan namus beklemenin namussuzluk olduğunu;
gerçek namusun, günah elinin altındayken, günaha el
sürmemek olduğunu öğrendim.

Gerçeği öğrendim bir gün...
Ve gerçeğin acı olduğunu...
Sonra dozunda acının, yemeğe olduğu kadar hayata da
"lezzet" kattığını öğrendim.

Her canlının ölümü tadacağını,
ama sadece bazılarının hayatı tadacağını öğrendim.

Ben dostlarımı ne kalbimle nede aklımla severim.
Olur ya ...
Kalp durur ...
Akıl unutur ...
Ben dostlarımı ruhumla severim.
O ne durur, ne de unutur ...


MEVLANA